

Hobi
DOĞAYLA KURULAN SESSİZ DİYALOG: BALIK TUTMAK ÜZERİNE
Boğaz’ın kıyısında, sabahın ilk ışıklarıyla güne başlamak… Elinde termosla çayını yudumlayan bir balıkçının yüzündeki dinginlik, İstanbul’un kalabalık ve hızlı yaşamına âdeta bir cevap gibidir. Şehirde yaşayanlar için balık tutmak sadece bir hobi değil, bir tür meditasyondur. Zamanın yavaş aktığı, konuşmadan da anlaşılabilen bir dünyanın kapısını aralar.

Şehir gürültüsünden uzaklaşmak, zihninizde biriken sorunları birkaç saatliğine de olsa unutup stresten arınmak, ciğerlerinizi oksijenle, ruhunuzu iyot kokusuyla doldurmak istiyorsanız, size harika bir tavsiyemiz var: Ya bir dost tavsiyesine kulak vererek ya da internette gezinerek veya olta ve balık avı malzemelerinin satıldığı dükkânları gezerek bütçenize göre bir olta kamışı alın ve en yakınınızdaki deniz kıyısına koşun.
Sakın “Ama ben balık tutmayı da kamış kullanmayı da bilmiyorum ki” demeyin.
Emin olun ki, hiç deneyiminiz olmasa da sahilde denize olta sallayanların hemen hemen hepsi, bir zamanlar aynı yollardan geçtikleri için sizi anlayacak ve yardımcı olacaklardır.

ŞEHİRDEN UZAK, DOĞAYA YAKIN
Sabahın erken saatlerinde oltayla göle ya da denize açılmak, günün telaşından uzaklaşmak için eşsiz bir fırsattır. Balık tutmak, stres seviyesini düşürürken aynı zamanda odaklanmayı, sabretmeyi ve doğayı gözlemlemeyi öğretir. Ancak bu keyifli hobinin bazı önemli noktaları da vardır. Doğaya ve su canlılarına saygılı olmak, av yasağına dikkat etmek ve sürdürülebilir avlanma yöntemlerini tercih etmek bu tutkunun en önemli sorumlulukları arasındadır. Doğru ekipman seçimi, hava koşullarını takip etmek ve güvenlik kurallarına uymak da balık tutma deneyimini hem verimli hem güvenli kılar.
Bu hobi için genellikle olta, misina, iğne, yem ve varsa küçük bir sandal yeterlidir. Tatlı su ve deniz balıkçılığı olmak üzere iki ana kategoride yapılır. Tatlı su balıkçılığında genellikle göl ve nehirlerde sazan, turna gibi türler avlanırken; deniz balıkçılığında istavrit, lüfer, çipura gibi balıklar hedeflenir. Balık tutarken sabır çok önemlidir. Yeni başlayanlar için sabit olta düzeneği (kamış, makara ve hazır iğne takımı) kullanmak işleri kolaylaştırır.
Terkos Gölü’nde tatlı su levreği (sudak), turna balığı, karidese benzen bir böcek olan kerevit… Meriç Nehri’nde yayın balığı, Van Gölü’nde inci kefali çok lezzetlidir. Amatör balıkçılar bunların da hayalini kurar. Karadeniz’de palamut, hamsi, mezgit, lüfer, kalkan; Akdeniz’de ve Ege de ise akya, sinarit, trança, lambuka, mercan, baraküda ve hatta dev orkinos peşinde hayaller kuran amatör olta balıkçıları da vardır. Bu büyük balık hayalleri kolay gerçekleşmese de insanı uykuda keyifli rüyalara daldırır. Bu insanlar farklı yaşlardan, farklı mesleklerden olabilir ama o an, aynı sabrın, aynı heyecanın içinde buluşurlar
Olta ile balık tutan kişi sadece iğnenin ucuna vuran balığı düşünür. Ne borcu vardır ne de ödenecek harcı. Bu hobi insanı dinginleştirip, huzurlu kılar. İnsan dert ve tasadan uzak birkaç saat geçirebilir. Kıyıdan olta atan amatör balıkçı zamanın yavaş aktığı, konuşmadan da anlaşılabilen bir dünyanın kapısını aralar.

ŞEHİRDEN KAÇIŞIN EN SAKİN YOLU
İstanbul, balıkçılar için bir cennet sayılabilir. Sarıyer’den Rumeli Feneri’ne, Üsküdar’dan Kadıköy rıhtımına, Galata Köprüsü’nden Beykoz’a kadar onlarca farklı noktada oltasını denize sallayan insanlara rastlamak mümkündür.
Galata Köprüsü’nün üstü bir nevi açık hava tiyatrosudur. Turist kalabalığına inat, köprü boyunca sıralanmış amatör balıkçılar büyük bir sükûnetle oltalarını bekler. Bazen bir lüfer sevinci yankılanır, bazen de sessiz geçen saatlerin sonunda çantalar toplanır, ama hep aynı huzurla. Hele ki deniz uskumru ya da istavrit veriyorsa, balıkçıların gözleri parlar; ama asıl keyif, o bekleyişin içinde gizlidir.
İstanbul’da balık tutmak, doğayla kurulan özel bir bağdır aynı zamanda. Şehrin karmaşasına rağmen Boğaz’ın maviliğinde kaybolmak, martıların sesine karışmak ve gün batımında suya vuran kızıllığı izlemek… Bu manzara için profesyonel olmanıza, pahalı ekipmanlar taşımanıza gerek yok. Bir tabure, bir olta, biraz yem… Geriye sadece sabır ve biraz da şans kalıyor.
Birçok İstanbullu için balık tutmak, babadan oğula geçen bir gelenektir. Sadece balık değil, bir yaşam kültürü de aktarılır. Çocukken babasının yanında oltayla tanışan bir genç, yıllar sonra kendi çocuğuna bu sabrın ve doğayla uyumun keyfini öğretir.
Şehirde yaşayıp da kendine bir soluk arayan herkes için balık tutmak, İstanbul’un sunduğu en sade ve en kıymetli hediyelerden biridir. Çünkü bu şehirde, denizin kıyısında geçen birkaç saat bile insanın ruhunu tazeler.

TATLI SU BALIKÇILIĞI
Nehirler, göller ve göletler yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda sundukları av fırsatlarıyla da dikkat çeker. Tatlı sularda balık avına çıkmadan önce, hangi balık türünü hedefleyeceğinizi bilmek oldukça önemlidir. Türkiye’nin zengin tatlı su kaynaklarında en sık rastlanan türler arasında sazan, alabalık, turna ve yayın balığı yer alır. Hedef balığa uygun yem ve ekipman seçimi, avın başarısını belirleyen en önemli unsurlardandır. Örneğin sazan, Türkiye’nin pek çok tatlı su kaynağında yaygın olarak bulunan ve amatör balıkçılar arasında oldukça popüler olan bir türdür. Genellikle durgun veya yavaş akan sularda yaşar. Bitkisel ağırlıklı beslenir; mısır, buğday, hamur, ekmek içi ve özel olarak hazırlanan sazan yemleriyle avlanabilir. Sabır ve doğru nokta seçimiyle etkili sonuçlar alınabilir. Alabalık ise hobi balıkçılığı açısından oldukça popüler bir türdür. Soğuk ve temiz sularda yaşayan bu balık, sportif balıkçılar tarafından hem mücadele gücü hem de lezzeti nedeniyle tercih edilir. Canlı yemler, böcek larvaları ve protein ağırlıklı yemler alabalık avında en çok tercih edilen seçeneklerdir. Türkiye’de Karadeniz, Doğu Anadolu ve bazı Ege bölgeleri alabalık açısından zengin kaynaklara sahiptir.
KAMIŞ VE OLTA NEREDEN ALINIR?
- Günümüzde internetten kamış, olta makinesi, misine ve olta takımları için araştırma yapıp satın almak mümkün.
- Bağcılar’da bulunan İSTOÇ Ticaret Merkezinde oldukça fazla sayıda balıkçılık malzemesi satan işyerleri bulabilirsiniz.
- Sirkeci, Karaköy, Kadıköy, Silivri, Selimpaşa, Kumburgaz gibi yerlerde de balıkçılık meraklılarına yönelik ürünler satan iş yerleri bulunmakta.
Olta balıkçılığının sabır, dikkat ve doğa sevgisiyle birleştiği bu süreçte, birçok kişi için su kenarında geçirilen saatler bir tür meditasyona dönüşüyor. Son yıllarda giderek yaygınlaşan “yakala–bırak” uygulamaları ise doğaya duyarlı bir yaklaşım sunuyor. Bu sayede hem balık popülasyonunun korunması destekleniyor hem de av deneyimi doğayla uyumlu bir şekilde gerçekleşiyor.