

Toplum ve Yaşam
EN POPÜLER SPOR DALLARINDAN BİRİ: TENİS
Dünyanın en popüler beş spor dalından biri olan tenis, Türkiye’de son yıllarda hızlı bir yükseliş içinde. Bir dönem ülkemizde “elit sporu” olarak görülen tenis, 2000’li yıllardan sonra atılan cesur adımlar sayesinde hem dev organizasyonlara ev sahipliği yaparak hem de gençleri spora kazandıran tabana yayılma hamleleriyle büyük bir ivme kazandı. Özellikle yükselişteki branşlarımızdan jimnastik, okçuluk, yüzme ve voleybola tenisi de eklemekte kararlıyız.

Önemli spor organizasyonlarına ev sahipliği yapma cesaretini ve dirayetini gösteren Türkiye, teniste de dünyada
görünür olmayı başardı. Özellikle son 10 yılda sergilenen muhteşem performanslar, bu branşı ülkemizde âdeta
yeniden konumlandırdı. Türkiye Tenis Federasyonu (TTF) Başkanı Şafak Müderrisgil’in Millî Eğitim Bakanlığı ile
imzaladığı protokol kapsamında, 3 yıl içinde 81 ilde toplam 81.000 öğrenciyi tenis topu, raket ve kortla tanıştırma
hedefi, şimdiden 8.000 çocuğa ulaşmış durumda. Bu proje, güçlü bir altyapı oluşturmanın yanı sıra Türk tenisinin
geleceğini şekillendirecek; yeni sporcuların yetişmesi için atılmış en önemli adımlardan biri olarak görülüyor.

TÜRK TENİSİNİN YÜKSELEN HİKÂYESİ
Türk tenisinin tarihsel yolculuğu, 19. yüzyıl sonlarında İngiliz elçilik personellerinin kendi aralarında yaptığı organizasyonlarla İstanbul ve İzmir’e gelen yabancılarla başlamış ve ilk kulüplerin kurulmasıyla şekillenmiştir. Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı bünyesinde bulunan Sportif Oyunlar Federasyonu çatısında faaliyetlerine başlayan ve 1953 yılında bağımsız bir federasyon olan Türkiye Tenis Federasyonunun kurulmasıyla tenis, sistemli bir hâle gelmiştir. 1980’lerden itibaren genç sporcular yetişmiş ve 1990’larda uluslararası başarılar gelmeye başlamıştır. 2000’li yıllarda Marsel İlhan, Çağla Büyükakçay ve İpek Soylu gibi isimler sayesinde Türk tenisinin dünya sahnesindeki görünürlüğü artmış; Wimbledon, Amerika Açık, Fransa Açık ve Avustralya Açık gibi büyük turnuvalarda temsil edilmeye başlanmıştır.
Bugün terörden arınan Şırnak, artık Uluslararası Cudi Cup Tenis Turnuvası’yla anılıyor. Bu yıl 8 ülkeden 46 sporcunun
katıldığı bu turnuva Türkiye’nin teniste geldiği seviyeye en güzel örnek. Aynı şekilde Artvin’in Arhavi ilçesinde 10 yıl önceden bugüne kadar uzanan tenis hamleleri ve burada düzenlenen turnuvalar da çok değerli. Geçtiğimiz ay Arhavi’de düzenlenen Arhavi Ciha Cup 12 Yaş Yaz Kupası’na yüzlerce genç tenisçi katılım sağlamıştır.

SESSİZ İLERLEMENİN BÜYÜK BAŞARISI
Son yıllarda Türk tenisinde yaşanan gelişmeler, dünya sıralamalarında yer bulan sporcularımızla birlikte artık somut bir
başarı hikâyesine dönüşüyor. Kortlarda kararlı bir şekilde ilerleyen bu yolculuğun başrolünde, ilham veren isimler var.
2010’de Amerika Açık Tenis Turnuvası ve Wimbledon, 2011’de Fransa Açık, Avusturalya Açık Turnuvaları’nda ülkemizi temsil eden Çağla Büyükakçay, 2016’da Fransa Açık ön elemelerinde adını ana tabloya yazdıran ilk Türk tenisçi olmayı başardı. İpek Soylu, çiftlerde elde ettiği şampiyonluklar ve uluslararası deneyimiyle Türk tenisinin gücünü dünyaya gösterdi. 23 yaşındaki Zeynep Sönmez, 2024’te Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon ve Amerika Açık’ta ana tabloya yükselerek önemli galibiyetler elde etti; Merida Açık’ta şampiyon olarak dünya sıralamasında ilk 100’e girdi. 2025’te Wimbledon’da 75 yıl sonra üçüncü tura çıkan ilk Türk kadın tenisçi olurken WTA sıralamasında 74’üncülüğe yükseldi.
Erkeklerde ise Cem İlkel, ATP sıralamalarında adım adım yukarı çıkarak Türk tenisinin sadece kadınlarda değil, erkeklerde de güçlü temsilciler yetiştirdiğini kanıtladı.
Türk tenisinin bu yükselişinde kortlarda iz bırakan daha pek çok isim var: Özbekistan’da doğup Türk vatandaşı olan Marsel İlhan, 2008’de Türkiye’nin ilk Grand Slam ana tablo oyuncusu oldu; 2015’te dünya sıralamasında 77’nciliğe yükselerek Amerika Açık, Avustralya Açık ve Wimbledon’da ülkemizi temsil etti. Başak Eraydın, 2012’de ITF’DE (Dünya Tenis Turu) 15 tekler ve 18 çiftler şampiyonluğu kazandı; 2018’de dünya sıralamasında teklerde 156’ncı, çiftlerde 151’inci sıraya yükseldi. Millî formayı 13 yıl giyen Alaaddin Karagöz, 10 yıl giyen Haluk Akkoyun, 25 kez A Millî ve 78 kez Genç Millî olarak istikrarlı bir kariyer sergiledi. Melis Sezer, 2009’da Wimbledon junior elemelerinde oynadı, 2010’da Avustralya Açık Grand Slam Gençler Turnuvası’na katıldı; teklerde 336’ncılığa, çiftlerde 219’unculuğa yükseldi. Pemra Özgen, 17 yıl millî formayı taşıdı, Türkiye tenis şampiyonalarında tüm kategorilerde şampiyon oldu. Genç yetenek Ergi Kırkın, 2018’de Wimbledon genç çiftlerde çeyrek finale çıktı, Davis Cup’ta ülkemizi temsil etti ve 2025’te Zahra Uluslararası Tenis Turnuvası’nda şampiyon oldu.

TÜRKİYE’NİN EV SAHİPLİĞİNDE WTA TURNUVALARI
WTA Turu’nun sezon sonu şampiyonası WTA (Women’s Tennis Association / Bayan Tenisçiler Birliği) Finals, 2011-2013
yıllarında İstanbul’da düzenlendi. Dünyanın en iyi 8 tekler oyuncusu ve 8 çiftler takımı katıldı; şampiyonlar
Petra Kvitová ve Serena Williams oldu. Seyirci sayıları 70.000 ila 73.000 arasında değişti.
İstanbul Cup, 2005’ten itibaren Türkiye’nin ilk WTA turnuvası olarak İstanbul’u dünya tenis takvimine taşıdı. 2016’da
düzenlenen turnuva, çift zaferiyle Türk tenis tarihinin en özel turnuvalarından biri oldu.
ATP (Association of Tennis Professionals / Tenis Profesyonelleri Derneği) tarafından 2015’te takvime giren İstanbul
Open, Roger Federer’in şampiyonluğu ile başladı; Marsel İlhan, Cem İlkel ve Tuna Altuna gibi Türk tenisçiler de katıldı.
Bu başarıların arkasında, sporcuların bireysel azmi kadar, Türk tenisinin altyapısına yapılan yatırımlar, uluslararası
organizasyonlara ev sahipliği yapma cesareti ve sabırla yürütülen projeleri destekleyen ve emeği geçen herkese
teşekkürlerimizi sunarız.