Erteleme Tuzağından Çıkmak

Gelişim

ERTELEME TUZAĞINDAN ÇIKMAK

Erteleme davranışı çağımızın önemli davranışsal sorunlarından biri hâline geldi. Erteleme davranışına çözüm üretebilmek için, öncelikle “erteleme davranışı”nın tanımını yapmak ve ertelemeye yol açan faktörleri tanımak önemli.

Dr. Öğr. Üyesi Ayşen GÜNDÜZ
İstanbul Atlas Üniversitesi
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
Psikoloji Bölümü

Erteleme davranışını, “bir işe başlamayı ya da bir işi tamamlamayı ileri bir zamana bırakmak” olarak tanımlayabiliriz. Çoğu zaman erteleme davranışını gerçekleştirmek için mantıklı gerekçelerimiz olmaz. Bu nedenle, erteleme davranışını bir kaçınma davranışı olarak değerlendirebiliriz. Erteleme, geçici bir rahatlama sağlasa da ertelediğimiz işler zihnimizde
kayda değer bir yer kaplar. Bunun yanı sıra, yapmadığımız işi erteledikçe o işi daha zor bir görev olarak algılamaya
başlarız ve bitirebileceğimizden endişe duyarız. Ayrıca görevi yerine getirememek suçluluk duygusuna da neden olur. 

DÜRTÜSELLİK VE ERTELEME ARASINDAKİ İLİŞKİ

Psikoloji alanında erteleme davranışı ile ilişkili faktörler üzerine birçok araştırma gerçekleştirilmiştir. Steel (2007), erteleme davranışı üzerine yaptığı derleme çalışmasında erteleme davranışını belirleyen faktörlerin başında yüksek dürtüsellik düzeyinin geldiğini vurgulamıştır. Dürtüsellik, kumar bağımlılığı ya da çevrim içi alışveriş bağımlılığı gibi birçok davranışsal sorunla da ilişkilendirilmektedir. Dürtüselliği yüksek bireyler, uzun vadeli hedef ve ödüllere odaklanmakta güçlük çekerler ve ani kararlar vermeye, hızlı tatmin ve ödül aramaya meyilli olurlar. Dürtüselliğin yanı sıra depresyon, düşük öz yeterlilik ve öz denetim, düşük başarı motivasyonu, dikkat dağıtıcı faktörlerin çokluğu gibi birçok farklı özellik de erteleme davranışı ile ilişkilidir. Bu da bize, erteleme davranışını azaltmak için öz yeterlilik hissimizi, öz denetimimizi, motivasyonumuzu artırmanın ve dikkat dağıtıcı faktörleri ortadan kaldırmanın önemli olduğunu söyler. Ancak erteleme davranışı, özellikle kronikleşmişse, her zaman umduğumuz kadar kolay ortadan kalkmaz.

ERTELEME DAVRANIŞININ MÜKEMMELİYETÇİ TEMELLERİ

İnsanın psikolojik yapısı kompleks ve derin katmanlıdır. Örneğin, hayatında genel anlamda başarı düzeyi yüksek ve iyi
bir kariyeri olan bireylerde de erteleme davranışı ile karşılaşırız. Klinik deneyim temelinde, mükemmeliyetçiliğin ve buna
bağlı hata yapma korkusunun erteleme davranışı ile yakından ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Erteleme davranışı çoğu
zaman bir dürtüsellik ya da disiplin eksikliği sorunu olmanın ötesindedir. Mükemmeliyetçi bireyler, yaptıkları işi en iyi
şekilde yapmayı isterler ve sıklıkla da hata yapmaktan endişe ve korku duyarlar. Hata yaptıklarında ya da yaptıkları iş
mükemmel olmadığında, diğer insanlar tarafından yargılanacaklarına inanırlar. Aslında, en büyük yargılama kendi iç
sesleridir. Bu yargılayıcı iç ses, değersiz hissettirebilir. O nedenle, hata yapmak önemli bir risktir. Hata yapmamak, iyi bir
iş çıkarmak için işleri erteleyebilir ve erteleyerek hazırlık yaptığını sanma tuzağına düşebilirler. Oysaki, mükemmel olana
ulaşmak yalnızca bir idealdir.

Nasıl başarısızlık korkusu, erteleme davranışına yol açıyorsa, bazen de “başarılı olma korkusu” erteleme davranışına yol
açabilir. Yanlış yazmadım, “başarılı olma korkusu”. Başarılı olmaktan derin bir korku duyduğu için kendini sabote eden
ve işlerini erteleyen bireylerin sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur. Bu bireyler, hayatta daha az yer kaplamak ister
gibidir ve var olan potansiyellerini kendilerinden bile saklamaya çalışabilirler. Başarılı olmak, birinden daha iyi olmak
suçluluk duygusu oluşturabilir. Kişi bu duygudan kaçınmak ister.

FARKINDALIK VE STRATEJİLERLE ERTELEME DAVRANIŞINI AZALTMAK

Erteleme davranışının her birey için özgün ve biricik sebepleri olabilir. Her birini burada açıklamak pek mümkün
olmasa da erteleme davranışını aşmak için neler yapabiliriz? Hangi yöntemler önerilmektedir? Bu yöntemleri
kurumsal ve bireysel çözüm yöntemleri olarak iki grupta toplayabiliriz:

İlk olarak, psikoloji literatürüne baktığımızda, çoklu görevlerin ve belirsiz bitiş tarihlerinin erteleme davranışını
artırdığı belirtilmektedir (Steel, 2007; Vveinhardt ve Sroka, 2022). Bu bağlamda, kurumsal çalışma ortamında
yönetimin görev bitiş tarihi belirlemesi ve çoklu görevler vereceği bireylerin kişisel özelliklerini dikkate alması
önemlidir. Bunun yanı sıra, görevlerin tamamlanmasını beklemeden, ilerleme aşamalarının değerlendirilmesi
ve takdir edilmesi motivasyonu artırıp erteleme davranışını azaltabilir. Ayrıca, verilen uzun vadeli görevlerin
grup çalışması içermesi, çalışanların çalışırken sosyalleşme ihtiyacını da karşılayacağı için ödüllendirici olabilir
(Steel, 2007).

Peki bireysel olarak erteleme davranışını aşmak için neler yapabiliriz? Öncelikle, doğrudan davranış değiştirme
odaklı birtakım çözüm önerileri bulunmaktadır. Örneğin, dürtüsellik, heyecan arayışı, can sıkıntısı eğilimi, düşük
öz denetim, dikkat dağıtıcı faktörlerin çokluğu gibi özelliklerin erteleme davranışına yol açabildiğinden
bahsetmiştim. Çözümlerden biri dikkat dağıtıcı uyaranları kontrol etmektir. Örneğin, uygulamadan gelen
mesajlar ile zaman harcayarak, erteleme davranışı gösteren kişinin, o uygulamayı bilgisayarının masaüstünden
kaldırması bir çözüm olabilir (Brackin ve ark., 2000, akt. Steel, 2007). Ayrıca, hızlı doyum ve ödül arayışı, uzun
vadeli hedeflere ya da ödüllere odaklanmayı engeller. O nedenle, yapılacak işleri, basamaklara ayırarak
ajandanıza not etmek ve sırayla ilerleyip, gerçekleştirdiğiniz basamakları işaretlemek ödüllendirici olabilir.
Zamanınızı iyi kullanmak adına, aldığınız e-postaları belirli zamanlarda kontrol etmek gibi yöntemleri de
uygulayabilirsiniz.

Bunun yanında, kendinize dair farkındalığınızı artırmak, erteleme davranışını aşmanın en önemli anahtarıdır.
Başta da bahsettiğim gibi, ertelemeye yol açan bireysel ve özgün nedenler bulunmaktadır. Bu nedenleri fark
etmek, en önemli adımdır. Erteleme eğilimi gösterdiğinizde kendinize “Bu işi yapmaktan neden kaçınıyorum?
Neden bu işi erteliyorum?” sorularını sormak bir başlangıç olabilir. Bu sorulara, çeşitli yanıtlar verebilirsiniz.
“Tembelim.”, “Daha zamanım var.”, “Çok sıkıcı.”, “Bu işi yapmaktan nefret ediyorum.”

Verdiğiniz yanıtların içinde saklı olan duygunuzu bulmak oldukça önemli. Endişe mi? Korku mu? Suçluluk mu?
Utanç mı? Öfke mi? Erteleme davranışını bir semptom olarak düşünebiliriz. Bu semptoma yol açan asıl neden
zihninizde keşfedilip, fark edilmeyi bekler. Fark edemediğimiz inançlarımızı ve duygularımızı değiştirme ya da
dönüştürme şansımız yoktur. O nedenle, ilk önce farkındalığımızı artırmak için kendinize sorular sorarak
başlayabilirsiniz. Çoğu zaman, fark ettiğiniz saklı düşüncelerin, bugün geçerli olmayan “kumdan kaleler” gibi
olduğunu fark edeceksiniz… Hemen yıkılmadıklarında, kendinize soru sormaya devam etmelisiniz: “Bunun
benim için anlamı nedir?” güzel bir soru.

Günlük yaşamın yoğunluğu, mükemmeliyetçilik, kendimize odaklanmamak gibi birçok sebepten dolayı
erteleme davranışı sergileyebiliyoruz. Tüm bunları göz önüne aldığımızda öz farkındalığımızı artırarak
davranışlarımıza yön vermek, bizi erteleme tuzağından uzaklaştıracaktır.

KAYNAKÇA

Steel, P. (2007). The nature of procrastination: a meta-analytic and theoretical review of quintessential self-regulatory
failure. Psychological bulletin, 133(1), 65.

Vveinhardt, J., & Sroka, W. (2022). What determines employee procrastination and multitasking in the workplace:
personal qualities or mismanagement? Journal of Business Economics and Management (JBEM), 23(3), 532-550.

Winnicott, D. W. (2018). Transitional objects and transitional phenomena 1—a study of the first not-me possession 2. In
Influential Papers from the 1950s (pp. 202-221). Routledge.