

Daire Başkanlığı
HIZLA DEĞİŞEN DÜNYADA GÜÇLÜ YARINLAR İNŞA EDİYORUZ
2026’da odağımızı daha da ileri taşıyoruz: Yapay zekâ temelli modeller, robotik süreçler ve dijital otomasyon, öncelikli gündemimizde. Ayrıca, Halkbank bünyesinde oluşturduğumuz risk kültürünü bağlı ortaklıklara da yayarak grup düzeyinde bütünsel bir yaklaşım geliştirmeyi hedefliyoruz. Geleceğe sağlam adımlarla ilerlemek için teknoloji, insan kaynağı ve iş birliklerini stratejik kaldıraç olarak kullanmaya devam edeceğiz.

Enerjik duruşu ve nazik tavrıyla bizi karşılayan Risk Yönetimi Daire Başkanı Burak Karataş, İstanbul Erenköy’de
doğup büyüdüğünü; öğretmen bir babanın bilgeliği ile her ayrıntıya titizlikle yaklaşan bir annenin kararlılığının,
hayatındaki en temel değerleri şekillendirdiğini anlatarak röportaja başlıyor.
Çocuklukta edindiği değerleri, uluslararası deneyimle harmanlayan Burak Karataş; disiplinli çalışmayı, stratejik
bakışı ve sürekli öğrenme tutkusunu kariyerinin her aşamasına yansıtırken aile geçmişinin iş hayatındaki birçok
refleksin temelini oluşturduğunu söylüyor.
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu olan Burak Bey, üniversiteye dereceyle girdiğini; akademik
açıdan zorlayıcı, kişisel gelişimine alan tanıyan bu ortamda rekabeti bir tehdit değil, gelişim fırsatı olarak
görmeyi öğrendiğini aktarırken sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kariyerime Hollanda’da, türev işlemler alanında uzmanlaşmış bir şirkette ‘trader’ olarak başladım. Uluslararası
piyasaların ritmini genç yaşta yakalamak benim için önemli bir deneyimdi. Askerlik görevim boyunca kamu
sınavlarına hazırlandım ve Bankamız Müfettiş Yardımcılığı sınavını birincilikle kazanarak göreve başladım.
Halkbank’ı seçmemde etkili olan şey, burada çalışan bir arkadaşımın bana aktardığı kişisel ve mesleki gelişimi
destekleyen çalışma ortamıydı. İyi ki arkadaşımı dinlemişim.”
Evli ve bir kız babası olan Burak Bey, ailesinin hayatındaki en büyük motivasyon kaynağı olduğunu vurguluyor.
Ardından gülümseyerek ekliyor: “Seyahat etmeye tutkuyla bağlıyım; 60’tan fazla ülkeyi gördüm, Türkiye’de ise
neredeyse gitmediğim şehir kalmadı. Çünkü bana göre dünyayı ve cennet vatanımızı gezmek, insanın kendini
tanımasının en güzel yollarından biridir.”
Keyifli sohbetimizi, Bankamızın iş süreçleri ve günlük operasyonlarıyla ilgili sorularımızla sürdürüyoruz.

‘BANKAMIZI KÜRESEL DÜZEYDE TEMSİL EDEN BİR EKİBİZ’
Daire Başkanlığınızın üstlendiği görev ve sorumluluklar hakkında bilgi verir misiniz? Başkanlığınıza bağlı
kaç çalışan bulunuyor?
Risk Yönetimi Daire Başkanlığı olarak temel görevimiz yalnızca riskleri tanımlayıp ölçmek, kontrol etmek ve
raporlamak değil; aynı zamanda belirsizlikten doğan potansiyel fırsatları da zamanında fark ederek Bankamızın
stratejik karar süreçlerine katma değer sunmak. Bu bakış açısıyla, geçmişi analiz etmenin ötesine geçerek
geleceğe yön verme sorumluluğu taşıyoruz.
Amacımız; proaktif bir risk yönetimi anlayışını kurumsal kültürün bir parçası hâline getirmek, karar alıcıları
yalnızca veriyle değil, içgörüyle de beslemek. Bu kapsamda finansal dayanıklılığı artırmak, erken uyarı
mekanizmalarını güçlendirmek ve değişen dünyaya karşı çevik tepkiler verebilecek yapılar inşa etmek
önceliklerimiz arasında.
Teknolojiyi ve analitik araçları stratejik seviyede kullanıyor, dijitalleşmeyi sadece bir dönüşüm değil, aynı
zamanda bir kaldıraç olarak görüyoruz. Regülasyonları yakından takip eden, uluslararası uygulamalarla senkron
çalışan, teknik İngilizceyi ekip kültürünün ayrılmaz parçası hâline getirmiş bir birim olarak; Bankamızı küresel
düzeyde temsil edecek yeterliliğe sahibiz.
İstanbul Genel Müdürlük, Ankara Ek Hizmet Binası ve KKTC Ülke Müdürlüğü lokasyonlarında görev yapan 50’yi
aşkın çalışma arkadaşlarımızla uzman bir ekibiz. Risk Yönetimi Ailemiz; alanında yetkin, sorumluluk bilinci
yüksek ve gelişmeye açık bireylerden oluşuyor. Ekibimi sadece iş üreten değil, aynı zamanda fikir geliştiren,
dönüşüme katkı sunan paydaşlar olarak görüyorum. Yalnızca verilerle değil, o verileri doğru okuyarak geleceğe
dair öngörülerde bulunan tüm ekip arkadaşlarıma özverili çalışmaları için teşekkür ediyorum.

‘SAHAYLA BİRLİKTE ÖĞRENEN VE DÖNÜŞEN BİR YAPIYI HAYATA GEÇİRDİK’
Risk yönetimi yaklaşımınız Bankamızda nasıl bir dönüşüm sağladı?
Risk yönetimini tek bir birimin işi olmaktan çıkarıp tüm organizasyona yaymak en öncelikli hedefimiz oldu.
Bugün risk bilinci, sadece Başkanlığımızda değil, tüm Daire Başkanlıklarımızda, Bölge Koordinatörlüklerimizde
ve Şubelerimizde yerleşti. Bu dönüşümü, kurallar koymanın ötesinde, birlikte öğrenen ve gelişen bir yapı
oluşturarak sağladık.
Kurum içi eğitimlerimizi artırarak SYR, LKO, BHFOR gibi temel rasyoların herkes tarafından anlaşılmasını ve
sahadaki bilinirliğini sağladık. Risk yönetimini sayısal göstergelerin ötesinde, doğru bir perspektifle yönetmek
temel prensibimiz oldu.
Sürecin en kritik unsuru, kurduğumuz güçlü iletişim. Bölgeler ve şubelerle karşılıklı geri bildirim esasına dayalı
ilişkimiz, risk süreçlerini ihtiyaçlara göre güncellememizi sağlıyor. Şube yöneticileri ve çalışma
arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimlerle sistemlerimizi iyileştiriyor, uygulamalarımızı daha etkili hâle
getiriyoruz. Böylece sadece merkezden birtakım hesaplamalar yapmakla yetinen değil, sahayla birlikte öğrenen
ve dönüşen bir yapıyı hayata geçirdik.
‘RİSK YÖNETİMİNİ HER ÇALIŞANIN DOĞAL SORUMLULUĞU OLARAK GÖRÜYORUZ’
Bankacılık sektöründe risk yönetimi sistemlerinin önemi ve risk yönetimi konusunda
Bankamız çalışanlarından beklenen sorumluluklar nelerdir?
Günümüz bankacılığı yalnızca finansal büyümeyi değil; sürdürülebilirliği, şeffaflığı ve güveni merkeze alan bir
yaklaşımla şekilleniyor. Bu dönüşümde risk yönetimi, sadece düzenlemelere uyumu değil, stratejik karar alma
süreçlerinde sağlam bir zemin oluşturmayı da ifade ediyor.
Risk yönetimini belirli birimin değil, her çalışanın doğal sorumluluğu olarak görüyoruz. Karar alma süreçlerinde
riskleri hem tehdit hem fırsat olarak görebilmek artık her bankacının sahip olması gereken temel bir yetkinlik.
Tüm çalışanlarımızdan risk yönetimi kültürünü içselleştirmelerini, kararlarını bu perspektifle almalarını
bekliyoruz. “Bu kararın risk boyutu nedir?” sorusunu sormak ve ilgili birimlerle iş birliği yapmak, iş yapış şeklinin
ayrılmaz bir parçası olmalı. Çünkü etkin risk yönetimi yalnızca analiz ve modellerle değil, kurum içindeki her
bireyin sorumluluk almasıyla mümkün. Bu kolektif bilinç hem kurumsal dayanıklılığımızı hem de bankamıza
duyulan güveni güçlendiriyor.

‘DİNLEYEN, ANLAYAN VE BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETEN BİR ÇİZGİYLE HAREKET EDİYORUZ’
İyi bir ekip olmanın sırrı sizce nedir? Ekibinize yön verirken nelere dikkat ediyorsunuz?
İyi bir ekip, sadece yetkin bireylerden değil; ortak bir amaç etrafında kenetlenmiş, güven ve saygı üzerine
kurulmuş bir topluluktan oluşur. Bu yüzden ekibime yön verirken herkesin fikrini ifade edebildiği, katkısının
anlaşılıp değer gördüğü bir kültür oluşturmaya özen gösteriyorum.
Aynı zamanda yöneticiliği, yön vermekten öte bir yol arkadaşlığı olarak görüyorum. Dinleyen, anlayan ve birlikte
çözüm üreten bir yaklaşım benimsiyorum. Ekibimin potansiyelini ortaya çıkarmak, gelişimlerine alan açmak ve
onları karar süreçlerine aktif biçimde dâhil etmek temel önceliklerim arasındadır.
Daire Başkanlıklarımızdan Şubelerimize kadar tüm yapılarla kurduğumuz bu ilişki çift yönlü ve sürekli iletişim
içererek, içgörülerin merkezdeki karar süreçlerine taşınmasını sağlıyor. Bu sayede münferit birimler olarak değil,
bütünsel bir ekip olarak hareket ediyoruz.
Ekibimdeki herkes benim için eşsiz ve kıymetli. Farklılıkları bir zenginlik olarak görüyor, bu çeşitliliği ortak akla
dönüştürerek kalıcı değer üretmeye odaklanıyoruz.
‘2025’TE GÜÇLÜ TEMELLER, 2026’DA YENİLİKÇİ ATILIMLARLA SAHADAYIZ’
Başkanlık olarak 2025 yılında gerçekleştirdikleriniz ve 2026 yılı için hedefleriniz nelerdir?
2025 yılı, Başkanlığımız için stratejik dönüşümün ve verimliliği artırmaya yönelik somut adımların öne çıktığı bir
yıl. Kredi derecelendirme notlarının SYR hesaplamasında kullanılabilmesi için ilk kamu bankası olarak BDDK’ya
ön başvurumuzu yaptık. Bu adım, model temelli risk yönetiminde öncülüğümüzün ve düzenleyici kurumlarla
güçlü iletişimimizin bir göstergesiydi.
Risk farkındalığını sadece birimimizle sınırlı tutmayıp banka geneline yaymayı hedefledik. İç eğitimlerle bu
kültürü besledik; üst yönetim raporlarımızı veri görselleştirme teknikleriyle zenginleştirerek karar süreçlerine
daha fazla derinlik kazandırdık.
Kurumsal bağlılığı stratejik bir öncelik olarak ele aldık; memnuniyeti ve iletişimi güçlendirerek istifalarda
anlamlı bir düşüş sağladık. Mevzuat değişikliklerine hızlı uyum kabiliyetimizi geliştirdik; senaryo analizlerimizi
çeşitlendirerek stratejik öngörü yetkinliğimizi kuvvetlendirdik.
2026’da odağımızı daha da ileri taşıyoruz: Yapay zekâ temelli modeller, robotik süreçler ve dijital otomasyon,
öncelikli gündemimizde. Ayrıca, Halkbank bünyesinde oluşturduğumuz risk kültürünü bağlı ortaklıklara da
yayarak grup düzeyinde bütünsel bir yaklaşım geliştirmeyi hedefliyoruz. Geleceğe sağlam adımlarla ilerlemek
için teknoloji, insan kaynağı ve iş birliklerini stratejik kaldıraç olarak kullanmaya devam edeceğiz.





