Millî Mücadele’nin Başladığı Şehir: Samsun

Şehre Dair

MİLLÎ MÜCADELE'NİN BAŞLADIĞI ŞEHİR: SAMSUN

Amazon efsanelerinden Miletos kolonilerine, Pers izlerinden Roma’ya, Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan bir medeniyetler mozaiğine ev sahipliği yapan; 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma Vapuru’yla Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere ayak bastığı; Cumhuriyet denildiğinde ilk akla gelen şehir olan; yemyeşil yaylaları, masmavi denizi, mavi bayraklı sahilleri, müzeleri, doğal parkları ve lezzetli mutfağıyla Karadeniz’in parlayan yıldızında, Samsun’dayız!

ŞİRİN İNCİ

“Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı, / Selam durdu kayığı, çaparası, takası, / Selam durdu tayfası. …Samsun limanına bu gemiden atılan / Demir değil / Sarılan ana yurda / Kemal Paşa’nın kollarıydı.” Cahit Külebi’nin “Bir Gemi Yanaştı Samsun’a” dizelerinde anlattığı gibi, Samsun’a atılan sadece bir demir değil; bir milletin mücadelesi, bağımsızlık özlemi ve geleceğe duyduğu umuttu.

Kurtuluş Mücadelesi’nin başladığı bu şehir, her köşesinde o tarihî günleri fısıldarken; düzenli yapılanmasıyla geniş parklarında dolaşıyor, ağaçların içinde nefesleniyor, gezindiğimiz yerlerin güzelliğiyle neşeleniyor, masmavi deniziyle soluklanıyor; gün doğumu ve batımıyla alabildiğine geniş gökyüzünde renklerden renk seçiyoruz.

Köklü geçmişi, mimari zarafeti ve mutlaka görülmesi gereken tarihî ve doğal değerleriyle Samsun, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor. Bizler de bu konukseverliğin içinde gezimize başlıyoruz. 

02
01
03
02
01
03
previous arrow
next arrow

MAVİ BAYRAKLARIYLA ATAKUM SAHİLİ

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Samsun’un gözde ilçesi Atakum’dayız. Denize uzanan iskeleden bakınca alabildiğine geniş Karadeniz maviliği gözümüzün önüne seriliyor. Kıyı boyunca uzanan sahil şeridi ve mavi bayraklı plajlarıyla Atakum; geniş kumsalları, berrak denizi, ücretsiz tuvalet ve soyunma kabinleriyle tatilcilere konforlu bir deniz deneyimi yaşatıyor. Dahası sahil boyunca uzanan bisiklet yolu, sıra sıra dizilmiş kafeleri ve deniz manzaralı restoranlarıyla Atakum hem yüzmek hem de sadece denize karşı soluklanmak isteyenlere pek çok alternatif sunuyor.

Gün boyu denizin tadını çıkaranları görürken, gün batımına doğru sahil yolunda yürüyüşe çıkanları, iskelelerde güneşi uğurlayanları ve yaz akşamlarını açık hava etkinlikleriyle renklendiren kalabalıkları izlemek mümkün. Atakum, günün her saati capcanlı!

04
05
06
07
08
04
05
06
07
08
previous arrow
next arrow

BATIPARK’TA AMAZON KÖYÜ VE ASLAN HEYKELLERİ

Samsun’un Batıpark Bölgesi’nde yer alan Amazon Adası ve köyü, ziyaretçileri eski çağlara uzanan bir anlatının izini sürmeye davet ediyor. Yapay bir kanal aracılığıyla karadan ayrılan ada, Batıpark ile su yoluyla bağlantılı. Dileyenler, bu kanalda kanoyla gezinti yaparak adaya ulaşabiliyor. Adanın merkezinde yer alan Amazon köyü, mitolojik kadın savaşçılar olarak bilinen Amazonlara adanmış.

Thermedon Çayı (bugünkü Terme) yöresinde kurdukları Themiskyra kentinde yaşadıkları düşünülen Amazonlar; Eflatun ve Sokrates’in eserlerinde, Homeros’un İlyada Destanı’nda anılıyor.

2,5 dönümlük bir alan üzerine kurulan köy, Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçirilmiş. Amazonların gündelik yaşamı, savaş hazırlıkları ve toplumsal yapıları; temsilî çadırlar, eşyalar ve silikon heykellerle ziyaretçilere sunuluyor. Gerçek saç ve protez göz gibi detaylarla hazırlanan heykeller, anlatımı daha etkileyici kılıyor. Köylerine girmeleri yasak olan erkekler ise zindanda temsil ediliyor. Adanın batı ucunda ise dikkat çekici bir düzenleme yer alıyor: İki Anadolu aslanının arasında konumlandırılmış Amazon Savaşçısı Heykeli. Bu anıt, mitolojik göndermelerin yanı sıra güç, özgürlük ve koruyuculuk gibi temaları da yansıtıyor.

Adanın çıkışında, bir ağacın yanına yerleştirilen büyük ayna ise ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği noktalardan biri. Ziyaretçiler burada fotoğraf çekerek gezilerini ölümsüzleştiriyor. Biz de aynanın karşısında fotoğraf çekerek, bu kısa ama etkileyici yeri hatıralarımıza ekliyoruz.

09
10
09
10
previous arrow
next arrow

CUMHURİYET’E UZANAN YOLUN SİMGESİ

Samsun’un Canik ilçesinde, Karadeniz kıyısında yer alan Bandırma Gemi Müzesi, 35.000 metrekarelik Millî Mücadele Parkı ve Açık Hava Müzesi içinde tüm görkemiyle ziyaretçilerini karşılıyor. Bu özel alan; yalnızca bir müze değil, aynı zamanda Cumhuriyet’e giden yolun izlerini taşıyan tarihî bir durak. Parkın girişinde, Çanakkale’den İzmir’e uzanan Millî Mücadele’yi anlatan seramik rölyefler, İstiklal Savaşı’nda Samsun ve çevresinden şehit düşen 1200 kahramanın adlarını taşıyan yazıt, Millî Kurtuluş Anıtı ve Dönemi’ne ait savaş malzemeleriyle ziyaretçileri bir tarih yolculuğuna çıkarıyor.

Çiçeklerle çevrili, tertemiz bir yürüyüş yolundan ilerlerken Bandırma Vapuru’na yaklaşıyoruz. Aslı, 1878 yılında Glasgow’da “Trocadero” adıyla inşa edilen bu gemi; Osmanlı sularında sırasıyla “Kymi”, ardından “Panderma” isimleriyle hizmet vermiş. 1910 yılında ise “Bandırma” adını alarak posta vapuru olarak görev yapmaya başlamış.

Tarihî anlamı ise 19 Mayıs 1919 sabahına dayanıyor: Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarını Samsun’a taşıyan Bandırma Vapuru, (bugün bire bir ölçülerle yeniden inşa edilen Bandırma Gemi Replikası) hem bir anıyı yaşatıyor hem de duygusal bir bağ kurmamıza olanak tanıyor.

Gemi içinde Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışma odası, subay kamaraları, harita odası ve mürettebat bölümleri gibi alanlar gezilebiliyor. Balmumu heykeller ve döneme ait objeler, ziyaretçileri 1919 yılının atmosferine taşıyor. Ayrıca Atatürk’ün Samsun’a çıkarken izlediği rota ve yanında yer alan yol arkadaşlarına dair bilgiler, gemideki panolarda detaylı biçimde anlatılıyor.

13
14
15
13
14
15
previous arrow
next arrow

CERRAHİ EL ALETLERİ VE SAĞLIK MÜZESİ: TIBBIN GELİŞİMİNE YOLCULUK

Türkiye’de kendi alanında ilk olma özelliğine sahip bu müze, cerrahi alet üretiminin geçmişten bugüne uzanan öyküsünü anlatıyor.

Osmanlı Dönemi’nden günümüze kadar kullanılan cerrahi el aletleri, tanı ve tedavi ekipmanları; göz, kulak-burun-boğaz, ortopedi, dişçilik ve kadın doğum gibi farklı uzmanlık alanlarına göre sınıflandırılarak sergileniyor.

16
18
17
16
18
17
previous arrow
next arrow

ATATÜRK’ÜN SAMSUN’DAKİ İLK DURAĞI

1902’de Jean İonnis Mantika tarafından otel olarak inşa edilen bina, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın konakladığı yer olması yönünden anlam taşıyor.

O dönem boş olan yapı, hızla düzenlenerek Paşa ve arkadaşlarına tahsis edilmiş ve Atatürk’ün sonraki Samsun ziyaretlerinde de burada ağırlanması yapının simgesel değerini artırmış. 1926’da Samsun halkı binanın anahtarını Atatürk’e armağan etmiş ve yapı onun adına tescillenmiş.

Bugün Gazi Müzesi olarak hizmet veren iki katlı ahşap yapının alt katında, Atatürk’e ait silah ve giysiler sergileniyor. Duvarlarda ise 1919’dan Cumhuriyet’in ilanına kadar uzanan süreci yansıtan tarihî fotoğraflar yer alıyor. Üst katta ise Samsun’a çıkan 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri ile Atatürk’e ait eşyalar sergileniyor.

191 eserin bulunduğu bu müzede en etkileyici detay, tüm illerden gelen vatan toprağı bölümü oldu. 

19
20
19
20
previous arrow
next arrow

ŞEHRİ EN TEPEDEN SEYRETMEK

Karadeniz’de bir ilk olan teleferikle Amisos Tepesi’ne çıkıyoruz. Ayaklarımız yerden kesilirken, tarihle iç içe bir manzara bizi karşılıyor. Burası, Miletoslulardan Kapadokyalılara, Foçalılardan Atinalılara kadar birçok uygarlığın iz bıraktığı, kökleri MÖ 6. yüzyıla uzanan yemyeşil bir tepe. Zamanında hareketli bir liman kenti olan Amisos, bugün Samsun’u kuş bakışı izleyebileceğimiz keyifli bir seyir noktasına dönüşmüş. İster sabah kahvaltısı ister akşam yemeği ister sadece manzaraya karşı bir fincan kahve için bile uğramaya değer. Kitap okumak, dinlenmek ya da sadece sessizliğin tadını çıkarmak isteyenler için doğayla iç içe ideal bir yer.

Dönüşte teleferiğe binen meraklı bir kedi ile anonsla kedisinin tekrar teleferiğe bindirilip gönderilmesini isteyen görevlinin konuşması gezimize unutulmayacak bir gülümseme anı bırakıyor.

21
22
23
21
22
23
previous arrow
next arrow

SAMSUN ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ: KARADENİZ’İN TANIĞI

1981 yılında açılan ve yenilenen binasıyla 2024 yılında “Samsun Müzesi” adıyla tekrar hizmet veren bu müze, arkeoloji, etnografya, sikke ve mozaik bölümleriyle Karadeniz’in tarihini ziyaretçilere sunuyor. Yaklaşık 20.000 m² kapalı alanında çocuk müzesi, sergi salonları, laboratuvarlar, konferans ve dinlenme alanları yer alıyor.

Müzenin en dikkat çekici koleksiyonu, Amisos Antik Kenti’nden çıkan eserler ile mezar odasında yer alan Amisos Hazinesi.

Gece müzeciliği kapsamında Samsun’u keşfetmeye gelen ziyaretçilere ve yerli halka özel bir deneyim sunan müze, Karadeniz’in en büyük müzesi olma özelliği taşıyor.

ONUR ANITI VE İLK PARK

Cumhuriyet Meydanı’nın hemen yanı başında, Atatürk Anıtı’nı çevreleyen yemyeşil bir park bulunuyor; burası Samsun’un ilk parkı. Süs havuzları ve düzenlemesiyle şehre gelen herkesin ilk uğrak noktası olan parkta, dimdik duran Atatürk Anıtı şehrin simgesi olarak öne çıkıyor. 

Heykel, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılmış ve 15 Kasım 1931’de Almanya’dan Samsun’a getirilmiş. 15 Ocak 1932’de gerçekleşen açılış töreni, büyük bir kalabalığın katılımıyla yapılmış. Kaidede yazılı olanlar anıtın anlamını tamamlıyor:

“Vatanda Millî Mücadele’ye başlamak için Gazi, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktı.”

“Bu heykel, Samsun vilayeti halkı tarafından 29 Ekim 1931 tarihinde dikildi.”

25
26
27
25
26
27
previous arrow
next arrow

DOĞAL YAŞAMLA TARİHİN BULUŞMASI

Dünyada benzeri olmayan yaşayan müze konseptiyle dikkat çeken Ambarköy Açık Hava Müzesi, ahşap mimarisiyle Osmanlı köy yaşamını bugüne taşıyor. Su değirmeni, seyir kulesi, oyun alanları ve ahşap köprülerle çevrili köyde; 22 buğday ambarı, 4 ev, 2 sergen, 2 mısır selenderi ve 4 su kuyusu yer alıyor. Geçmişe ait pek çok eşya ise restore edilen samanlıkta sergileniyor. Yerleşke içindeki Ambar Han, restoran olarak hizmet verirken; biz de ağaç gölgelerinde serinleyip köyün huzurlu havasının tadını çıkarıyoruz. 

28
29
30
28
29
30
previous arrow
next arrow

GÖÇ YOLU: KIZILIRMAK DELTASI KUŞ CENNETİ

Yemyeşil yollardan ilerleyerek Kızılırmak Deltası’na ulaşıyoruz. Deltaya girer girmez, rahatça otlayan inekler ve başımızı yukarı kaldırdığımızda gördüğümüz leylek yuvaları dikkatimizi çekiyor. 

Türkiye’nin en büyük deltalarından biri olan bu bölge, Samsun’un 30 km batısında, Bafra, Engiz ve Alaçam ilçeleri sınırlarında yer alıyor. Kızılırmak Nehri’nin getirdiği alüvyonlarla binlerce yılda şekillenen delta, Karadeniz kıyısında doğal yapısını koruyabilmiş en büyük sulak alanlardan biri olarak UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. 

Kızılırmak Deltası’nı özel kılan en önemli özellik ise “Kuş Cenneti” ünvanına sahip olan zengin biyolojik çeşitliliği. Türkiye’de görülen 420 kuş türünün 340’ı burada yaşarken, 140 türün burada üreme alanı buluyor. 100.000’den fazla su kuşu bu habitatta barınıyor.

Yaz mevsimi olduğu için çoğu kuşun göç ettiğini öğrensek de delta, bisiklet sürmek ve yürüyüş yapmak isteyenlerin
ilgisini hâlâ yoğun şekilde çekiyor.

31
32
31
32
previous arrow
next arrow

ŞAHİNKAYA KANYONU: SU İLE TAŞIN GÖRKEMİ

Samsun merkezden Şahinkaya Kanyonu’na gitmek için erkenden yola çıkıyoruz; yol yaklaşık iki buçuk saat sürüyor. Bu zaman diliminde karşılaştığımız günebakan tarlaları ve rüzgâr gülleri yolumuzu renklendiriyor.

Feribotların sıra sıra dizildiğini gördüğümüz kanyona geldiğimizde köy sakinlerinin yiyecek, içecek ve hediyelik eşya sattığı küçük tezgâhlarla karşılaşıyoruz.

Yaklaşık bir saat süren feribot gezimizde Kızılırmak Nehri’nin en dar ve en uzun geçidi olan Şahinkaya Kanyonu’nun yaz mevsimi olmasından kaynaklı sularının çekildiğini fark ediyoruz. Kaptanın anlatımına göre geçtiğimiz yıllarda ip üzerinde yürüme, paraşütle atlayış gibi etkinlikler de yapılmış.

Vezirköprü’de bulunan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm bölgesi ilan edilen Şahinkaya, doğa yürüyüşleri, tekne turları ve arkeolojik keşifler için ideal bir adres. Feribot gezisi sırasında çalan yöresel müzik, suyun ve kanyonun güzelliğini daha da derinleştirirken kanyondan dinlenmiş ve mutlu ayrılıyoruz.

YEMEDEN OLMAZ: BAFRA PİDESİ

Karadeniz’in meşhur Bafra pidesi, ince ve çıtır hamuru, bol malzemesi ve özel pişirme tekniğiyle fark oluşturuyor. Genellikle kıyma, peynir, yumurta ve yeşilliklerle hazırlanan pideler, taş fırınlarda pişirilerek kendine özgü lezzetini kazanıyor. Bafra pidesi, üstü kapalı ve tereyağı ile yağlanmış şekilde servis ediliyor. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar her öğünde tercih edilen bu geleneksel lezzeti Samsun’a gittiğinizde mutlaka tatmanızı öneririm!