Şehre Dair
900 ADIMDA 900 YILLIK TARİH
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Tokat, 6 bin yıllık bir geçmişe sahip. Türklerin Anadolu’ya gelişinden itibaren 900 yılda oluşturdukları mimariyi 900 adımda gezebileceğiniz tek yer ise burası! Şehrin kalbinde yer alan Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait camiler, medreseler, köprüler, hanlar, konaklar ve daha birçok eser ziyaretçilerini bekliyor.
Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nde yer alan, Yeşilırmak Havzası’nın bereketli toprakları üzerinde binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tokat’ın doğal güzellikleriyle karşılaştığımızda Zileli Cahit Külebi’yi anmadan geçmek mümkün değil.
“İlk ustam oldu benim halk
Belleğimde akıp giden ırmak
Köylü diliyle türkü çağırdım
Onlarla gülüp ağlayarak
İkinci ustamsa doğa
Şiirlerimde alın terim
Bozkır türküsüyle doldu ciğerlerim
Taşları düzleyen rüzgâr gibi
Doğayla yontuldu dizelerim…”[1]
Yazması, kebabı, yaprağı, bakırcıları ve ahşap oymacılığı ile ünlü Tokat’ı geziyoruz…
DOĞA HARİKASI BALLICA MAĞARASI
Tokat’ın Pazar ilçesine bağlı Ballıca köyünde bulunan 3,5 milyon yıllık Ballıca Mağarası (diğer adıyla İndere), dünyanın en büyük ve görkemli mağaralarından biri. 1987’de Ankara Mağara Araştırma Derneği speleologları (mağara araştırmacıları) tarafından incelenen ve 1990 yılında haritalandırma çalışmaları başlatılan mağara, 1995’te yapılan yürüme yolları ve ışıklandırma çalışmaları ile ziyarete açılıyor.
Henüz keşfedilmemiş bölümleriyle gizemini koruyan mağarada sekiz salon bulunuyor. Türkiye’de soğan sarkıtlarının bulunduğu tek mağara olma özelliği taşıyan İndere, ülkemizdeki 28 Jeolojik Miras Alanı’ndan biri. 2019 yılında Türkiye’den UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne giren mağaranın kalıcı listeye girmesi için çalışmalar sürüyor.
Pırasa, makarna ve soğan şekilli sarkıtlar; sütunlar, dikitler, havuzlar; mağara gül, inci ve ebruları arasında dinlenmek isteyenlere özel oturma alanlarının da oluşturulduğu Ballıca Mağarası, çok sayıda yerli ve yabancı turistin ilgi odağı.
Koloniler hâlinde cüce yarasaların bulunduğu mağarada ortalama sıcaklık 18 derece, nem oranı ise yüzde 54 civarında. Bol oksijenli havasının nefes almayı kolaylaştırmasından dolayı astım ve kronik öksürük gibi hastalığı olan kişilerin de sık sık uğradığı bir yer.
KAZ GÖLÜ’NDE KONUK KUŞLAR
Fotoğraf çekmeyi, suyun ve kuşların sesini dinlemeyi, doğayla iç içe olmayı sevenlerin uğrak noktası olan Kaz Gölü, mesire alanı çalışmalarının ardından yeniden ziyarete açılıyor. Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Kaz Gölü’nde kuşlar eylül-ekim aylarında gelip nisan-mayıs aylarında kuzeye doğru göç ediyorlar.
YEŞİLE DOYULAN YER
Ceviz büyüklüğündeki vişnesi ile ünlü olan Almus ilçesinde Tokatlıların olduğu kadar çevre illerden de gelip günübirlik piknik yapanların uğrak noktası Almus Baraj Gölü. Kıyıda çok sayıda koy bulunan göl, su sporları için de ideal bir parkur.
1958-1966 yılları arasında yapılan, bir alabalık yetiştirme alanı olarak da önemsenen göl, Türkiye’nin ilk barajlarından. Gölün ortasında kurulan balık çiftliklerinde yurt dışına ihraç edilen alabalıklar yetiştiriliyor.
SEZAR VE ZİLE KALESİ
M.Ö. 47’de Zile’de savaşı kazanan İmparator Jül Sezar’ın bu sevincini “Veni, vidi, vici” yani “Geldim, gördüm, yendim” sözleriyle Roma’ya müjdelediği rivayet olan kaledeyiz.
Zile Kalesi, ilçe merkezinde antik çağlarda kurulmuş, bir höyüğün üzerine inşa edilmiş akropol özelliğe sahip bir Roma kalesi. Günümüzde kale içerisinde çevreye dağılmış durumda Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar ve kitabeler bulunuyor. 1336 tarihli bir kitabeden kalenin Eretna Beyi Alâeddin Bey zamanında onarıldığı biliniyor. Kale, ilçe merkezinin tam ortasında bulunduğu için şehrin her yerinden görülebiliyor.
TARİHE MEYDAN OKUYAN KERVANSARAY
Kervansaray, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubâd’ın birinci eşi Mahperi Hatun tarafından 1238 yılında yaptırılmış. Giriş kapısı oldukça gösterişli olan kervansarayın dış duvarları orijinalliğini korusa da üst örtüsü tamamen yıkılmış. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan han, yazlık ve kışlık olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Vaktinde hanın sağında insanlar, solunda ise hayvanlar konaklıyormuş. Ayrıca yolda tutukluların da bulunacağı düşünülerek farklı bölümler yapılmış ve bir dönem hem tutukluların kaldığı hem de karakol işlevi gören bir yer olarak bu kervansaray kullanılmış.
1999 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce restore edilen han, Pazar ilçesini ziyarete gelen insanların dinlenmesi ve Tokat lezzetlerini tatması amacıyla kafe olarak hizmet veriyor.
TÜRKÜLERE İSMİNİ VEREN KÖPRÜ: ERKİLET KÖPRÜSÜ
Tokat Turhal yolu üzerinde bulunan, Yeşilırmak üzerinden tek girişi olan ve 1238 yılında yapılan tarihi taş köprü yıllara meydan okurcasına günümüzde de kullanılmaya devam ediyor. Selçuklu döneminde yapılan bu köprü, Tavukçu veya Kelkit Köprüsü olarak da biliniyor.
ÜLKEMİZİN EN BÜYÜK ŞEHİR HANLARINDAN BİRİ: TAŞHAN
Voyvodalar tarafından şehre kazandırılan eserlerden biri olması sebebiyle Voyvoda Han olarak da bilinen Taşhan, Tokat tarihî kent merkezi içinde bulunan Anadolu’daki en büyük şehir hanlarından. Avlusunda figür ve motiflerle işlenmiş bir çeşmenin de bulunduğu iki katlı handa; çay bahçesi, el sanatları dükkânları, bakırcılar ve atölyeler var.
ANADOLU’NUN NADİRİ: KUŞ EVLİ ULU CAMİ
13. yüzyılda Danişmendliler döneminde yapılan, çıkan yangın veya deprem nedeniyle yıkılan Ulu Cami, Sultan 4. Mehmed zamanında aslına uygun kalınarak ilk binanın temelleri üzerine kurulmuş. Dikdörtgen planlı olarak inşa edilen caminin doğu ve batı yönünde iki adet son camii cemaat yeri bulunuyor ve bu özelliğiyle Anadolu’da tek. Güneydoğu köşesindeki taşa oyulmuş kuş evi, Ulu Cami’yi diğer camilerden ayırıcı özellikte.
GİZLİ GEÇİTLERİYLE TOKAT KALESİ
M.Ö. 30-M.S. 395 Roma döneminde yol güvenliği için yapılmış olan kale, gizli geçitleriyle gizemini hâlâ sürdürüyor. 362 basamaklı bir merdiven ile kalenin dibine inilebilen ancak günümüzde bu merdiven yolu kapalı olan Tokat Kalesi, ilk kez 1074’te Danişmend Melik Gazi tarafından fethedilmiş.
TOKAT ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ
Hitit, Frig, Roma, Bizans, Danişmend, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait olan ve 6000 yıllık geçmişe sahip eserlerin bulunduğu arkeoloji ve etnografya müzelerinin iç içe olduğu Tokat Müzesi, 2012 yılında Gökmedrese’den, Sulusokak’ta yer alan Tokat Bedesteni’ne taşınmış. Yapılan kazı ve araştırmalarla birçok medeniyete ait eser, müzenin arkeoloji salonunda sergileniyor.
EĞLENCENİN ADRESİ: SULTAN HAMAMI
Kadın ve erkek bölümlerinin birbirinden simetrik olarak ayrıldığı Sultan Hamamı’nın yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor. Restorasyon sonrası yeniden hizmete açılan mekân, Tokat’ta gelin hamamı geleneği sürdüğü için kadınların uğrak noktası.
TAKYECİLER CAMİİ
Kent merkezinde olması nedeniyle de bir hayli kalabalık olan Takyeciler Camii, birçok kez onarım görmüş. Çok kubbeli Osmanlı camileriyle plan benzerliği, minare kaidesinde görülen malzeme, teknik ve biçim özellikleri nedeniyle 15. yüzyıla ait bir yapı olduğu düşünülüyor.
ANADOLU’NUN İLK TÜRK-İSLAM ÜNİVERSİTESİ ŞİMDİ MÜZE
13. yüzyılda Danişmend Beyliği’nden Nizamettin Yağıbasan’ın 1151-1152 yıllarında yaptırdığı, gök bilimi ve tıp eğitimi verilen Yağıbasan Medresesi, Anadolu’daki en eski Türk-İslam üniversitesi. Çukur Medrese olarak da bilinen mekân, kapalı avlulu Anadolu medreselerinin ilk örneklerinden. Günümüzde Türk, İslam ve Bilim Müzesi’ne dönüştürülen medrese çok sayıda öğrenciyi ve meraklılarını ağırlıyor.
SESİ KENTTE YANKILANAN SAAT
1902 yılında kentin her yerinden görülecek şekilde II. Abdülhamid’in padişah oluşunun 25. yılı için halkın yardımlarıyla Mutasarrıf Bekir Paşa ve Belediye Reisi Mütevelli oğlu Enver Bey tarafından kesme taştan yaptırılan kulenin yüksekliği 33 metre. Saat Kulesi’nin sesi ise kentin her semtinden rahatlıkla duyulabiliyor.
TOKAT MEVLEVİHANESİ
Anadolu’nun ilk ahşap Mevlevihanesi, küçük bir müze görünümünde ve ulaşımı kolay. İki katlı yapı, Osmanlı-Selçuklu döneminden şamdanlar, el yazması eserler, kandiller, kilim ve halı örnekleriyle tarihini yansıtıyor. Üst kata çıkınca ışık, ses ve sensörlerle balmumu semazenler dönmeye başlıyor.
LATİFOĞLU KONAĞI
1746 yılında inşa edilen Latifoğlu Konağı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 1989’da “müze ev” olarak ziyarete açılmış. İki katlı, çok odalı bir malikâne olan konakta geleneksel ev kültürü; eşya, kıyafet ve mankenlerle yansıtılıyor.
ATATÜRK EVİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ
Millî Mücadele yılları ve sonrasında Tokat’ı ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru’nda yanında bulunan ve Cumhuriyet ile birlikte dört dönem Tokat milletvekilliği yapmış yakın arkadaşı Tokatlı Piyade Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy’a ait bu konakta kalmış. Konak günümüzde müze olarak hizmet veriyor.
SELÇUKLU DÖNEMİNE AİT HIDIRLIK KÖPRÜSÜ
Hıdırlık Köprüsü, Selçuklu padişahlarından Gıyaseddin Keyhüsrev’in üç yıl savaşmış üç oğlu İzzeddin, Rükneddin ve Alaaddin’i barıştırmak için yapılmış ve bugün hâlâ işlevini sürdürüyor. Özellikle Tokat’taki günlerinizi ölümsüzleştirmek isterseniz burada fotoğraf çektirmeyi unutmayın.
Keyifli gezmeler…
[1] Cahit Külebi, “Şiir Yöntemim” şiirinden