Sanat
TARİHÇİLERİN KUTBU HALİL İNALCIK
Dünyanın sosyal bilimler alanında sayılı 2 bin bilim insanı arasında gösterilen Halil İnalcık, “Tarihçilerin Şeyhi” ve “Tarihçilerin Kutbu” olarak anılıyordu. Osmanlı arşivlerini deşifre ederek altı asırdan fazla hüküm sürmüş bir imparatorluğun beş kıtadaki ülkelerle girdiği ekonomik ve politik ilişkilerini gün yüzüne çıkarmış, objektif bir dünya tarihinin kaleme alınmasını sağlamıştı.
Çalışmaları ve eserleriyle tüm dünyada büyük yankı ve saygı uyandırmış olan Halil İbrahim İnalcık, bir asırlık ömrüne sayısız başarı sığdırmış, ülkemizin dünyaya kazandırdığı en önemli bilim insanlarından biridir. Türkiye’de modern, bilimsel tarihçiliğin oluşması ve kurumsallaşmasında çok önemli bir rol oynayan Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun 624 sene süren yönetimi boyunca tuttuğu arşiv kayıtlarını titizlikle inceleyip deşifre ederek koskoca bir imparatorluğun geçmişine ışık tutmuş ve bu ışık dünya tarihinin yazılmasında önemli bir etken olmuştur. Tarih profesörü olarak dünyanın en seçkin üniversitelerinde görev yapan İnalcık, tüm dünyaya büyük bir ilim mirası bırakmıştır.
HAYAT BOYU SÜRECEK BİR ÖĞRENİMİN BAŞLANGICI
Halil İnalcık, I. Dünya Savaşı’nın yıkıcı izlerinin tüm dünyada hissedildiği bir dönemde, 1916 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Babası Kırım göçmenlerinden tüccar Seyit Osman Nuri Bey, annesi ise Ayşe Bahriye Hanım’dır. Cumhuriyetin ilanı sonrası Türkiye’de köklü değişimlerin yaşandığı 1924 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya taşınır. Modernleşme ve kalkınma amacıyla yurdun dört bir yanında gerçekleşen reformlar arasında belki de en verimli gerçekleşen eğitim reformu, ileride tüm dünyanın adından saygıyla söz edeceği büyük tarihçinin yetişmesine olanak sağlar.
İlkokul eğitimine Ankara Gazi Mektebi’nde başlayan İnalcık, arada bir sene Sivas Muallim Mektebi’nde yatılı okur ancak tekrar Ankara’ya dönerek 1930 yılında Ankara Gazi Mektebi’nden mezun olur. Ortaokul eğitimini Ankara Gazi Muallim Mektebi’nde alan genç Halil İnalcık lise tahsili için Balıkesir’e gider ve o dönem adı Necati Bey Muallim Mektebi olan Balıkesir Necatibey Eğitim Fakültesi’ni 1935 yılında tamamlar. Üniversite eğitiminde tercihini Ankara Üniversitesi’nde henüz yeni açılmış olan Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nden yana yapar ve bu tercih ileride dünyanın farklı ülkelerindeki akademisyenlerin çalışmak için can atacağı Türk tarihçisinin doğduğu fakülte olur.
ZEKÂSI VE AZMİYLE DİKKATLERİ ÇEKER
Halil İnalcık, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih tezini bilimsel temellere dayandırmak amacıyla kurduğu Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Mehmet Fuat Köprülü, Şemsettin Günaltay, Muzaffer Göker, Abdülbaki Gölpınarlı, Yusuf Hikmet Bayur gibi değerli isimlerden eğitim alır.
Orta Çağ tarihi derslerini Köprülü’den alan İnalcık, onun eğitiminden ve metodolojisinden çok etkilenir. Yaşamı boyunca kendisine örnek aldığı kişi olarak gösterdiği Köprülü’nün tavsiyesi üzerine 1940 yılında mezun olduğu Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde yüksek lisans eğitimine devam eder. Zekâsından ve azminden oldukça etkilenen Köprülü’nün öngördüğü üzere bu çalışkan genç, “Tanzimat ve Bulgar Meselesi” isimli teziyle 1942 yılında doktor unvanını alır, çok kısa bir süre sonra da asistanlık görevi verilir.
Okumayı, araştırmayı, kütüphanelerde vakit geçirmeyi çok seven İnalcık, 1943’te yazdığı “Viyana’dan Büyük Ricat’e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı” teziyle büyük övgüler elde ettiği gibi doçentlik rütbesini de alır.
EVİNDEN ÇOK ARŞİVLERDE VAKİT GEÇİRİR
Vatani görevini 1943-1945 yılları arasında yedek subay olarak Ankara’da tamamlar. Kendini geliştirmek için deyim yerindeyse yerinde durmayan Halil İnalcık, Arapçasını ilerletmek amacıyla 27 yaşında gittiği dil kursunda tanıştığı Arap Dili ve Edebiyatı öğrencisi Şevkiye Işıl ile tanışır ve bu sevda çok kısa bir sürede evlilik ile sonuçlanır. 1948 yılının Şubat ayında kızı Günhan dünyaya gelir.
Ailesini çok sevmesine rağmen tarih aşkıyla yanıp tutuşan İnalcık, akademik çalışmalarını ilerletebilmek için evinden çok enstitü ve arşivlerde vakit geçirir. Kolay değildir çalışmaları tüm dünyada kabul gören bir tarihçi ve bilim insanı olmak.
OSMANLI TARİHİNE DAİR NE VARSA İNCELER
Gecesini gündüzüne katarak hem kendi bilgilerinin üzerine yeni bir şeyler koymayı hem de gelecek nesillere bu bilgileri aktarmayı görev edinen İnalcık, bir röportajında kendini şöyle ifade eder: “Çalışmalarımın temeli Osmanlı arşivlerinde belgeler üzerinde çalışmak suretiyle tarif edilebilir. Osmanlı arşivi 150 milyon vesika ihtiva eden dünyanın en büyük arşivlerden biridir. Osmanlı Devleti bürokratik bir devletti; tahrir defterleri, fermanlar, mühimmeler… Kendi gayretlerimle arşivdeki bütün vesikaları, herhangi bir vesika çeşidini okuyacak duruma geldim.” [1]
Uzun yıllar aynı fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler veren Halil İnalcık, 1947’de Türk Tarih Kurumu üyeliğine seçilir. 1949’da İngiltere’ye giderek British Museum’da Türkçe yazmalar üzerinde çalışır ve Calendar of State Papers serisinde Osmanlı tarihine ait kayıtları tek tek inceleme fırsatı bulur. Public Record Office’te Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kaynak taramaları yapar.
ARŞİVLERDE TOZLANMAYA BIRAKILAN SİCİLLER
1951 yılında Türkiye’ye döner ve aynı senenin yazında Bursa Şer’iyye Sicilleri yani Bursa Kadı Sicilleri üzerine çalışmalarını yoğunlaştırır. Bu siciller Uygurlardan Anadolu Selçuklularına kadar İslam öncesi ve sonrası dönemi kapsayan, el yazmalarından oluşan oldukça geniş, Türk toplumlarına ait belgelerdir. İnalcık’ın titiz çalışmaları ve inatçı teşebbüsleri sonucu arşivlerde tozlanmaya bırakılan siciller Topkapı Sarayı’ndaki atölyede temizlenerek ciltletilir ve tekrar ait olduğu yere, Bursa’ya gönderilir. Tarihi araştırmaktan, konuşmaktan ve anlatmaktan büyük keyif alan İnalcık, profesörlüğünü ise 1952 yılının Haziran ayında tamamladığı “Viyana Bozgun Yıllarında Osmanlı-Kırım Hanlığı İş Birliği” teziyle alır.
DÜNYANIN EN SAYGIN ÜNİVERSİTELERİNDE DERSLER VERİR
Sık sık yurt dışına seyahat eden Halil İnalcık; Princeton, Pennsylvania, Harvard ve Columbia Üniversitesi gibi dünyanın en saygın eğitim kurumlarında profesör olarak dersler verir. Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı’nda uzmanlaşır. Ankara Üniversitesi’ndeki akademik çalışmalarına 30 yıl devam eder. 1972’de emekli olur ve aynı yıl Chicago Üniversitesi’nden “Osmanlı Tarihi ve Medeniyeti” üzerine dersler vermesi için davet alınca çalışmalarına ABD’de devam eder. 1973 yılında tarihçilerin kaynak eser olarak kullandığı, Osmanlı’nın 1300 ile 1600 yılları arasındaki dönemini ve diğer ülkelerle ilişkilerini detaylı bir şekilde anlattığı “The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600” (Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ 1300-1600) isimli kitabı basılır. Bu sentez eser daha sonra yedi Balkan diline ve Arapçaya tercüme edilir.
Ömrünü Osmanlı arşivlerini okumak ve gün yüzüne çıkarmakla geçiren İnalcık, 1993 yılına kadar Chicago Üniversitesi’nde dersler verir, seminerler düzenler ve kitaplar yazar. Hayatı boyunca üretmeye devam eden İnalcık, ABD’de bulunduğu süre zarfında birçok farklı ülkeden toplum bilimci ve tarihçi ile çalışma imkânı bulur. Batı toplumlarının Osmanlı Devleti ile kurdukları ilişkinin önemine dikkat çeken İnalcık, Batı ve dünya tarihinin Osmanlı tarihi olmadan yazılamayacağını her defasında belirtir ve bu söylemini ortaya çıkardığı arşiv kayıtlarıyla da destekler.
‘BİLİM ÇEVRELERİNİN ÜZERİNDE UZLAŞTIĞI SEÇKİN BİR İSİM’
“Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir ‘tarihçi’ olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünden değil modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitapları, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine mahiyetindedir. Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri. Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi hâline gelmiş konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer.”[2]
‘HOCALARIN HOCASI’ ÇOK SAYIDA ÖĞRENCİ YETİŞTİRİR
Chicago Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden Halil İnalcık, 1993 yılında ikinci kez emekli olur ve yurda dönme kararı alır. Döndüğünde emeklilik hayatı yaşamak yerine bilimsel çalışmalarına hız kesmeden devam eder. Aynı sene Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü’nün kurulması için çalışır ve derslerine bu üniversitede devam ederek hayatının belki de en verimli yıllarını ülkesine hizmet ederek geçirir. 23 yıl boyunca Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora öğrencilerine ders verir.
Sert olduğu kadar disiplinli de olan “Hocaların Hocası” İnalcık, öğrencilerini yetiştirirken de oldukça titiz çalışır. Sert mizacının altında öğrencilerine ve çalışmalarına çok değer veren bir insan vardır. Bilimsel tarafsızlığı, kendine has çalışma yöntemi ile akademide fark oluşturan İnalcık, literatür taramasında bile tarafsızlığını koruyabilmek adına birçok yeni lisan öğrenir ve bu araştırmaları orijinal dilinde okumayı tercih eder. Çok iyi düzeyde Osmanlı Türkçesi, iyi düzeyde İngilizce, Fransızca, Almanca, orta düzeyde de Arapça, Farsça ve İtalyanca okuyup konuşabilen çok yönlü bir insandır.
DÜNYA ÜNİVERSİTELERİNDE OKUTULAN KİTAP
1994’te yayımlanan ve 1996’da iki cilt hâlinde basılan “An Economic and Social History of the Ottoman Empire”ın (Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi) ilk cildini (1300-1600) yazar. (1600-1900 dönemini kapsayan ikinci cilt Suraiya Faroqhi, Donald Quataert, Bruce McGowan ve Şevket Pamuk iş birliği ile hazırlanır.) Eser, Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihinin temel referans kitabı olarak hâlâ dünya üniversitelerinde okutulmaktadır.
Dünyanın çeşitli üniversitelerinden çok sayıda fahri doktora unvanı alan İnalcık, Batı toplumlarının Osmanlı İmparatorluğu’na olan bakış açısını kökten olarak değiştirmeyi başarmış kıymetli bir profesördür. Sıkça dillendirdiği “Osmanlı tarihi bilinmeden ne Avrupa tarihi ne de dünya tarihi bilebilmek mümkün değildir.” sözünde haksız değildir. Osmanlı arşivlerini deşifre ederek altı asırdan fazla hüküm sürmüş bir imparatorluğun beş kıtadaki ülkelerle girdiği ekonomik ve politik ilişkilerini gün yüzüne çıkarmış, tarihi sadece belirli ülkelerin arşiv ve belgelerine dayandırılarak yazılmasının önüne geçerek objektif bir dünya tarihinin kaleme alınmasını sağlamıştır.
Dünyanın en saygın akademik kuruluşlarından Cambridge Üniversitesi, İnalcık’ı dünyanın sosyal bilimler alanında sayılı 2 bin bilim insanı arasında gösterir. Artık Halil İnalcık “Tarihçilerin Kutbu”dur ve tarihe ışık tutan önemli bir isimdir.
ŞEYH’ÜL MÜVERRİHİN: HALİL İNALCIK
Dünya tarihinin geçmişine ışık tutan İnalcık, “Tarihçilerin Şeyhi” anlamına gelen “Şeyh’ül Müverrihin” olarak tüm dünyada anılır hâle gelir. Atina Üniversitesi’nin 150. yılında üniversitenin teklifiyle fahri doktora unvanı alır; Amerikan, İngiliz, Sırp ve Arnavutluk akademilerine üye seçilir. 2003 yılında Macaristan Cumhurbaşkanı tarafından “Macaristan Liyakat Nişanı” ile ödüllendirilir.
HAYATA 100 YAŞINDA VEDA EDER
Ülkemizde modern tarihin kurulmasına öncülük etmiş Halil İnalcık, çoklu organ yetmezliği nedeniyle 25 Temmuz 2016 tarihinde Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 100 yaşında hayata gözlerini yumar. Ölümünün ardından Bilkent Üniversitesi’nde ve Ankara Üniversitesi’nde devlet protokolü, meslektaşları ve öğrencilerinin de hazır bulunduğu bir tören düzenlenir ve naaşı Bakanlar Kurulu kararı ile Fatih Sultan Mehmet’in de türbesinin bulunduğu Fatih Camii Haziresi’ne defnedilir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile geleneksel Osmanlı kabirleri tarzında “ulema kabri” yaptırılır.
“Hocaların Hocası” Halil İnalcık, aralarında Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın da bulunduğu yerli ve yabancı birçok tarihçi yetiştirir. Bir asırlık ömrüne 25’ten fazla kitap, 300’den fazla makale sığdırmayı başarır.
[1] Vav TV, Tarihe Yolculuk “Halil İnalcık Kimdir? Halil İnalcık’ın Hayatı | Biyografi” (27 Temmuz 2021)
[2] Doğu-Batı (Arka Kapak Yazısı, Makaleler, Ankara: 2005)