Çağları Etkileyen Filozof: Farabi

Toplum ve Yaşam

ÇAĞLARI ETKİLEYEN FİLOZOF: FARABİ

Hem İslam dünyasını hem de Batı'yı derinden etkileyen Farabi; felsefeden mantığa, matematikten astronomiye, psikolojiden musikiye kadar pek çok alanda eser kaleme aldı. Büyük filozof, düşünce dünyası ve eserleriyle yüzyıllardır insanlığı aydınlatmaya, felsefe öğrencilerine yol göstermeye devam ediyor.

ÇİZİMLER: BÜLENT KARAKÖSE

Türk İslam ve dünya bilim tarihinin en büyük filozoflarından Farabi hakkında söylenecek çok söz, yazılacak çok satır var. İslam felsefesine ve bilime yapmış olduğu katkılar o kadar fazla ki bugün bile tüm dünya, çağının çok ötesinde olan bu bilim insanının fikirlerini, yaptıklarını ve eserlerini öğrenip anlamaya çalışıyor.

KENDİNİ İLİM ÖĞRENMEYE ADADI

Farabi (tam adı ile Ebu Nasr Muhammed bin, Muhammed bin Turhan bin Uzluğ el-Fârâbî et-Türkî) 870 yılında Türkistan’ın Farab şehri yakınlarındaki Vesiç’te dünyaya geldi. Babası Vesiç Kalesi’nin kumandanıydı.

Temel eğitimini o dönem Samaniler Devleti’nin egemenliğinde bulunan Farab şehrinde tamamladı. Fıkıh, hadis ve tefsir okudu. Eğitimi sonrası bir süre kadılık yaptı ancak ilim öğrenmek amacıyla bu görevinden ayrılarak hayatı boyunca seyahat etti ve kendisini bütünüyle felsefeye verdi. Buhara, Semerkant, Merv, Belh ve Rey gibi önemli bilim ve kültür merkezlerini gezdikten sonra yaşamının en verimli yirmi yılını geçireceği dönemin en önemli ilim ve kültür merkezi Bağdat’a geldi. Gelecekte üstad olarak adını duyuracağı mantık, felsefe ve özellikle siyaset felsefesi alanlarında ileri düzeyde eğitimini burada tamamladı. Bağdat’ta dönemin en büyük âlimlerinden İbnü’s-Serrâc’tan Arapça, önemli bir mantıkçı ve mütercim Ebû Bişr Mattâ bin Yûnus’tan mantık, Yuhannâ bin Haylân’dan mantık ve felsefe dersleri aldı. Aristo’nun Kitâbü’l-Burhân’ını (İkinci Analitikler) okudu. Anadili olan Türkçe’nin yanı sıra Farsça, Arapça, Süryanice ve Latince öğrendi. Antik medeniyetlerin bilim ve felsefe alanındaki entelektüel mirasına kısa sürede hâkim oldu.

MÜNZEVİ BİR HAYATI TERCİH ETTİ

Farabi, talebelerine bir filozofun dünyevi, nefsani zevklere düşkün olmayan, doğruya ulaşmada azimli, ilim öğrenme yolunda sabırlı, üstün zekâ ve kavrayışa sahip bir insan olması gerektiğini söyledi. Kindî tarafından oluşturulan felsefi harekete uluhiyet, nübüvvet ve meâd akidelerinin yanı sıra Eflatun ve Yeni-Eflatunculuk’tan aldıklarını da katarak kendine özgü bir felsefe oluşturdu.

ARİSTO’DAN SONRA ‘İKİNCİ ÖĞRETMEN’ UNVANI VERİLDİ

Bilim tarihinde “mu’allim-i evvel” yani “ilk öğretmen” olarak nitelendirilen Aristo’nun düşünsel mirasını çok iyi anlayan, anlatan ve mükemmel bir şekilde yorumlayan Farabi “muallim-i sânî” yani Aristo’dan sonra “ikinci öğretmen” olarak adlandırıldı.

Kendisine “Sen mi daha bilgilisin, Aristo mu?” diye soranlara, “Eğer Aristo’ya yetişseydim onun en seçkin talebelerinden olurdum.” şeklinde yanıt verdiği rivayet edilir.

Büyük bilgin İbn-i Sina, Aristo’nun “Metafizik” (Mâba’d-et-tabîa) eserini 40 kez okuduğunu ama anlayamadığını, tam ümidini kaybettiği sırada Farabi’nin bu konudaki eserini tesadüfen bulup okuduğunda Aristo felsefesini tam olarak anladığını anlatmıştır.

80 YAŞINDA HAYATA VEDA ETTİ

Farabi, yaklaşık 20 yıl yaşadığı Bağdat’ta din ve siyaset alanlarında toplumsal ve siyasal kargaşa çıkınca Şam’a giderek çalışmalarını burada devam etti. Daha sonra geçtiği Halep’te, şehrin yönetimini üstlenen Hamdanî Emiri Seyfüddevle tarafından saygın bir konuk olarak sarayda ağırlandı. Mısır’a kısa bir ziyaret gerçekleştirip tekrar Şam’a dönmesinin ardından 950’de hayata veda etti.

ESERLERİNİN ÇOĞUNU BAĞDAT’TA KALEME ALDI

Batı’da Alpharabius olarak tanınan Farabi, eserlerinin çoğunu Bağdat’ta kaleme aldı. Onun kurmuş olduğu felsefi doktrin kısa zamanda Maveraünnehir’den Endülüs’e kadar bütün İslam coğrafyasına yayıldı.

Felsefe, mantık, siyaset, müzik ve matematik de dahil olmak üzere çok çeşitli konularda 100’den fazla kitap ve risale yazdı. Aristoteles, Platon, Zenon gibi Yunan düşünürlerini yorumladı, onların görüşlerine kendi görüşlerini kattı. Yalnızca İslam âlimlerini değil, Batılı âlimleri de etkiledi, yazdığı eserler tüm dünyada ders kitabı olarak okutuldu. 

İLİMLERİ TASNİF ETTİ

İslam dünyasında ilimlerin tasnifi ve metot konusunda Kindî’den sonra eser kaleme alan ilk kişi Farabi oldu. “İhsâ’ü’l-‘Ulûm” (İlimlerin Sayımı) kitabında ilimleri beş ana başlık altında sınıflandırdı, “Merâtib-ül-Ulûm” (İlimlerin Mertebeleri) kitabında da her ilmin kapsadığı diğer ilimleri şöyle sıraladı:

  1. Dil:Sarf, nahiv.
  2. Mantık: Organonun (Aristoteles’in mantıkla ilgili eserleri) kapsamında yer alan sekiz kitap. 
  3. Matematik: Aritmetik, geometri, optik, astronomi, müzik, mekanik. 
  4. Fizik ve Metafizik (Burada fizik Aristoteles’in tabiat ilimleri alanındaki sekiz kitabını içerir.) 
  5. Medeni İlimler:Ahlak, siyaset, fıkıh, kelam.

İSLAM DİNİNE FELSEFİ BİR NİTELİK KAZANDIRMAYA ÇALIŞTI

Farabi metafizik üzerinde çalıştı, felsefeyle İslâm dini arasındaki ayrılıkları, uyuşmazlıkları, çelişmeleri mantık ilkelerine dayanarak açıklama amacını güttü. Dini değişmez bir öz olarak aldı ve Aristoteles mantığının verilerini göz önünde tutarak İslam dinine felsefi bir nitelik kazandırmaya çalıştı. Bu yüzden de Doğu’da İslam felsefesinin kurucusu sayılır.

FARABİ’YE GÖRE FELSEFE

Aklı bir insanın sahip olacağı en yüce değer olarak benimseyen Farabi’ye göre felsefe, varlık olarak varlığın bilgisidir yani bütün kâinatı önümüze seren ve her şeyi kuşatan külli bir ilimdir. O hâlde varlığın gayesini araştıran filozofun bilgisi de küllidir. “Filozofun yapması gereken şey kendi gücü ölçüsünde Allah’a benzemektir.” sözüyle, ruhi ve ahlaki aranmanın yanı sıra filozofun fikren de aydınlanarak varlığın evrensel bilgisine sahip olmasını anlatmak ister.

MANTIK VE DİL ARASINDAKİ İLİŞKİ

İslam felsefesini metot, terminoloji ve problemler açısından temellendiren Farabi aynı zamanda İslam dünyasının en önemli mantıkçısıydı. Ona göre felsefe öğrenimine başlamadan önce kişinin mantık tahsil etmesi zorunludur. Çünkü mantık ilmi, insanların farklı düşünce nesneleri hakkında karar verme kabiliyetlerini güçlendiren, zihni hataya karşı koruyan bilimsel incelemenin en üstün aracıdır.

Farabi dil ile mantık arasında yakın benzerlik ve sıkı bir ilişki bulunduğunu söyler. Ona göre dil bilgisi hatasız konuşmanın, mantık da doğru düşünmenin kurallarını vermektir. Dil bir dış konuşma ise mantık da iç konuşmadır. Bir başka söyleyişle dilin kelimelerle olan ilişkisi ne ise mantığın kavramlarla olan ilişkisi de odur.

SİYASET FELSEFESİ

Siyaset konusunda ise Eflatun ile yakın görüşleri benimser. Onun için ideal toplum; erdemli toplumdur. “Uyûnu’l-Mesâil” (Felsefi Meselelerin Kaynağı) adlı kitabında, kişiyi erdemli kılanın Allah olduğunu söyler. Her işte başarı ancak Allah’ın eliyle olur. Allah’ın bağışı (inayet-i ilahiye) her şeyi kuşatır, herkesle bitişiktir. Her olan şeyin nedeni kaderdir. Kötülüklerin de nedeni kaderdir (Allah istemeseydi kötülük olmazdı). Kötülükler ilinek (araz) olarak iyidirler. Çünkü kötülükler olmasa iyilikler de olmazdı.

Farabi erdemli bir toplum meydana getirmek üzere erdemli devletin tasarımına dair düşüncelerini ünlü eseri “El-Medinetü’l Fazıla”da (İdeal Devlet) ortaya koyar.

Onun siyaset felsefesindeki nihai amaç özelde insanın, genelde ise tüm insanlığın mutluluğudur. Mutluluğa ulaşmak için yardımlaşan toplum, erdemli toplumdur. Bütün kasaba ve kentleri mutluluğa erdirmek için yardımlaşan ulus, erdemli ulustur. Bütün uluslar, mutluluğa varmak için birbirlerine yardım ederlerse yeryüzü, erdemli bir yeryüzü olur.

Büyük filozof, erdemli toplumun liderinde bulunması gereken özellikleri de şöyle açıklar: Organları tam olmalıdır, anlayışlı olmalıdır, belleği (hafızası) güçlü olmalıdır, akıllı ve ince görüşlü olmalıdır, güzel konuşmalıdır, öğrenmeye gönüllü olmalıdır; yiyeceğe, içeceğe, eğlenceye tutkun olmamalıdır; doğruluğu sevmeli ve yalancılıktan tiksinmelidir. Nefsini yüksek tutmalı ve kendisinden kuşkulandıracak şeylerden çekinmelidir, dindar olmalı ve dünya kaygılarında gözü bulunmamalıdır, adaletli olmalı ve kötülük yapmaktan çekinmelidir, işinde ayak diremeli ve dilekli olmalıdır. Bu özellikler tek bir kişide olmasa bile, bir grupta olduğu takdirde de kabuldür.

TIPTA ÖNEMLİ ÇALIŞMALARA İMZA ATTI

Farabi, felsefe ve mantığın dışında tıp ve müzik ilmine de ilgi duydu. Tıp alanında yaptığı çalışmalarda sağlıklı bir bedene sahip olmak için neler yapılması gerektiğini araştırarak tıp ilmi hususunda önemli tespitlerde bulundu. Özellikle insan bedenindeki tüm organların tanınması, hastalıkların bilinmesi ve ilaçlarla ilgili detaylı bilgilere sahip olunması konularına öncelik verdi. 

SEÇKİN BİR İCRACI VE ÇOK İYİ BİR UDİ İDİ

Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını da Farabi yaptı. Titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti. Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. 

Müzik kuramı hakkında sistematik olarak kitap yazan ilk bilginimizdi. Bu konuda üstün bir yeteneğe sahip olmasının yanı sıra seçkin bir icracı ve çok iyi bir udi idi. Keman ailesine mensup çalgıların atalarından “sitar”ın yatay bir uyarlaması olan “kanun”u da geliştirmeyi başarmıştı.

Müzik hakkında beş eser kaleme aldı; özellikle de müzik teorisi üzerine yazdığı “Kitâbu’l Mûsika’l-Kebîr” (Büyük Musiki Kitabı) ile müzik dünyasını adeta taçlandırdı. Bu kitap, İslam’ın başlangıcından bugüne kadar müzik konusunda Arapça olarak yazılmış en kapsamlı eser olma özelliğini taşıyor ve musiki sanatının ilk ansiklopedisi sayılıyor.

KENDİSİNDEN SONRA GELEN FİLOZOFLARI ETKİLEDİ

Felsefeden mantığa, matematikten astronomiye, psikolojiden musikiye kadar pek çok alanda eser kaleme alan Farabi, kendisinden sonra gelen İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd gibi büyük Müslüman filozofları etkiledi. Günümüzde de İslam’ın altın çağının en önemli ve etkili düşünürlerinden biri olarak kabul ediliyor, fikirleri dünyanın dört bir yanındaki akademisyenler tarafından incelenmeye ve tartışılmaya devam ediyor.

Kaynakça:

  • Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, Remzi Kitabevi, 1970
  • Farabi, İlimlerin Sayımı, Türkiye İş Bankası Yayınları, Çev: Ahmet Arslan, 2019
  • Yaşar Aydınlı, Farabi ve Bağdat Meşşai Okulu, İslam Felsefesinin Mahiyeti Üzerine, İslam Felsefesi: Tarih ve Problemler, İsam Yayınları, Ed: M. Cüneyt Kaya, 2019