beraber_logo_mavi

Çanakkale Geçilmez!

Toplum ve Yaşam

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

Bundan tam 109 yıl önce Gelibolu Yarımadası’nda yükselen bu haykırış, yokluklarla mücadele eden bir ülkenin yeniden diriliş çağrısı oldu. Türk askeri, kendisini esarete mahkûm etmek isteyen güçlere karşı topyekûn ölüm kalım mücadelesi vererek bir destan yazdı. Her anı Mehmetçiğimizin insanüstü gayretiyle dolu olan Çanakkale Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale’yi geçilmez kılan tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz!

Fotoğraflar: Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Arşivi

“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!”

Mustafa Kemal’in bu sözleri Gelibolu Yarımadası’nda daha önce dünyada eşi, benzeri görülmemiş bir kahramanlık destanının fitilini ateşledi.

Kahraman Mehmetçik hem denizden hem karadan büyük bir mücadele verdi. Topraklarına yabancı eli değmesin diye süngüsünü kılıç, sırtındaki çantayı kalkan olarak kullandı, gencecik bedenler ateş kusan toplara siper oldu. 

Mustafa Kemal’in askeri dehası ve milletimizin insanüstü çabaları tarih sayfalarını doldurdu. Bigalı Mehmet Çavuş’un 4 Mart 1915’te Seddülbahir’e yapılan çıkarmada tüfeğinin mekanizması bozulunca düşmana istihkam küreğiyle saldırışı, 18 Mart’ta 215 kilogramlık top mermisini tek başına sırtlayıp top namlusuna yerleştiren Seyit Onbaşı’nın İngilizlerin “Ocean” zırhlısını batırışı, 25 Nisan’da Ezineli Yahya Çavuş’un beş mangadan oluşan bir takımla Ertuğrul Koyu’nu 12 saat boyunca savunup İngilizleri bertaraf edişi hiç ama hiç unutulmadı…

OSMANLI İMPARATORLUĞU SAVAŞA NASIL SÜRÜKLENDİ?

Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı başladığında henüz taraf değildi. Ancak Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914’ün hemen ertesinde Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalamıştı. Almanya, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa fiilen girmesi için baskılarını sürdürüyordu. Akdeniz’de İngiliz donanması önünden çekilen İki Alman savaş gemisi Goeben ve Breslau’nun Çanakkale Boğazı’na girmesi bir “oldu bitti”ye neden oldu. Osmanlı donanmasına bağlı bir grup gemiyle Karadeniz’e açılan, adları “Yavuz” ve “Midilli” olarak değiştirilen bu iki savaş gemisi 27 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti.

NEDEN ÇANAKKALE BOĞAZI SEÇİLDİ?

İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu’nu denizden vurarak İstanbul’u ele geçirmeyi ve Çanakkale Boğazı’nı kontrol altına almayı planladılar. Bu strateji hem Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştan çekilmesini hem de Rusya ile güvenli bir erzak tedarik ve askerî ikmal yolu açmayı amaçlıyordu. Bu yüzden ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’nı seçtiler. 

Çok geçmeden Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill’in Çanakkale Boğazı’nın donanmayla geçilerek İstanbul’un işgalini öngören planı uygulamaya kondu.

MUSTAFA KEMAL CEPHEDE GÖREV İSTEDİ

Birinci Dünya Savaşı başladığında Sofya’da askeri ateşe olan Mustafa Kemal, Kasım 1914’te Başkomutanlık Vekâleti’ne müracaat ederek cephede aktif bir göreve getirilmeyi istedi. Fakat Başkomutan Vekili Enver Paşa’dan, “Sizin için orduda her zaman görev vardır. Ancak Sofya Ateşemiliterliği’ni daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz!” cevabını aldı. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Aralık 1914’te Enver Paşa’ya yazdığı mektupta şunları söyledi: “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da ateşemiliterlik yapamam.”

Sonunda Mustafa Kemal, 25 Ocak 1915’te Sofya’dan İstanbul’a döndü. Esat Paşa komutasındaki 3.Kolordu’ya bağlı 19. Tümen Komutanlığı’na atandığını öğrendi. Ancak henüz ortada böyle bir tümen yoktu. Tekirdağ’da oluşturulacak tümeni kendisi kuracaktı.

DENİZDEN SALDIRILAR BAŞLADI

Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan donanmanın geniş çaplı saldırıları 1915 yılının Şubat ayında başladı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü yapıldı. Gemilerin ilerleyişine, Kumkale ve Seddülbahir’deki bataryalar karşılık verdi. Ancak yeterli olmadı. Dev zırhlılara merkez tabyalardaki Türk topçular cehennemi yaşattı. 7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece Cevat Paşa’nın emriyle Nusret Mayın Gemisi’nden dökülen 26 mayın, 18 Mart günü İtilaf Devletleri’ne büyük bir darbe vurdu. Ağır kayıplar veren Birleşik Donanma deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kaldı.

BAŞARAMAYINCA KARADAN ÇIKARMA YAPTILAR

Çanakkale Muhabereleri 18 Mart’ta bitmedi. Deniz harekatıyla İstanbul’a ulaşamayacağını anlayan İtilaf Devletleri bu kez Gelibolu Yarımadası’nda kara harekâtına girişti. 25 Nisan 1915 sabahı Arıburnu’na çıkan düşmanın karşısına, 27. Alay’dan geriye kalan askerler ve 57. Alay’la birlikte 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal dikildi; “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.” diye seslendi askerlerine. Gün boyu devam eden kanlı çatışmalar sonunda Mehmetçik, büyük bir gayret ve inançla kendilerinden üç kat fazla olan 12 bin kişilik Anzak kuvvetini geri püskürtmeyi başardı.

1 Haziran’da albaylığa terfi eden Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1915 akşamı Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirildi. Çatışmalar günlerce devam etti. Mustafa Kemal askerleriyle birlikte 9 Ağustos 1. Anafartalar, 21 Ağustos 2.Anafartalar zaferleri ve 10 Ağustos Conkbayırı Taarruzu ile Çanakkale’yi geçilmez kıldı. Gelibolu’da düzenlediği saldırılarda hedeflerine ulaşamayan İtilaf kuvvetleri 9 Ocak 1916’da büyük bir yenilgiyle geri çekilmek zorunda kaldı.

Mustafa Kemal, 14 Mayıs’ta Bombasırtı’ndaki saldırılarda Türk askerinin nasıl bir ruh hâliyle karşı koyduğunu anlatırken aslında Çanakkale Savaşları’nın nasıl kazanıldığını da ortaya koyuyordu: “Karşılıklı siperler arası sekiz metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılıkla biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir tereddüt bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur’an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşları’nı kazandıran bu yüksek ruhtur.”

İSTİKLAL MÜCADELEMİZİN BAŞLANGICI OLDU

Askerlerimiz tarihin en büyük ve en çetin savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale’de verdiği şanlı mücadele ile sadece destan yazmadı, aynı zamanda Türk halkına azim, umut, kararlılık aşılayarak Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini de ateşlemiş oldu. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm kahramanlarımıza saygıyla, minnetle…

Kaynakça

  • Utkan Kocatürk, “Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1992. 
  • Mustafa Kemal Atatürk, “Anafartalar Muharrebatı’na Ait Tarihçe”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1990. 
  • İrfan Tekşüt, Necati Ökse, “Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi”, Genelkurmay Başkanlığı Basımevi, 2012
  • E. Albay A. Thomazi, “Çanakkale Deniz Savaşı”, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı
    Yayınları, 1997
  • Ömer Arslan, “Çanakkale Fedakârı Bigalı Mehmet Çavuş”, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2021.