Sağlık
CİLT BARİYERİ İÇİN
7 ÖNEMLİ HUSUS
Sağlam ve güçlü bir bariyer fonksiyonu cildi nemli tutar, daha parlak, gergin ve genç görünmesini sağlar. Bariyer fonksiyonunu güçlendirmek için koruyucu ve yumuşatıcı ürünler kullanmanın yararı olur. Silikon veya petrolatum gibi yumuşatıcı emollient içeren koruyucular, kaliteli nemlendiriciler kalkanı korumakla kalmaz, aynı zamanda hücre döngüsü sayesinde cildin bariyer fonksiyonunu tamir etmesine de izin verirler.
Mobilyaların veya çeşitli eşyaların yüzeyindeki koruyucu cila gibi cildin yüzeyinde de cildin derinliklerini çevresel olumsuzluklardan, mikro organizmalardan koruyan ve cildin içerisindeki nemin kaçmasını engelleyen, cildin salgısından oluşan bariyer adında bir salgı tabakası vardır. Bu tabaka ne kadar sağlıklı ne kadar çok normal düzeye yakın ise cildin yapısının korunması da o derece iyidir.
1. CİLT NEDEN KURUR VE ÇATLAR?
Cilt hava şartlarına; özellikle aşırı sıcağa veya soğuğa maruz kaldığında, yüzeyindeki su buharlaşır ve kurumasına neden olur. Ortaya çıkan hasar büyüdükçe çatlamalar başlar. Çatlamış ciltte bariyer fonksiyonu önemli ölçüde hasar görmüştür.
2. CİLDİN BARİYER FONKSİYONU NE DEMEK?
Bariyer fonksiyonu korneum tabakasının içindeki hücrelerin arasını dolduran lipitleri (seramit, yağ asitleri ve kolesterol gibi yağ içeren maddeler) tanımlar. Bu yağ kalkanı nemi korur ve susuzluğu önler, ayrıca yabancı maddelerin cilde girmesini engeller. Epidermisi (derinin üst tabakası) bir tuğla duvar ve hücreleri de tuğlalar olarak düşünürseniz; onları birbirine bağlayan harç işte bu koruyucu yağ dokusudur. Bu nedenle bu dokuya bazen interselüler lipit matriks (hücrelerarası yağdan zengin doku) veya interselüler çimento da denir. Harç nasıl tuğlalar arasındaki boşlukları dolduruyorsa bu lipitler de hücrelerin arasındaki boşlukları aynı şekilde doldurur.
Eğer elinizdeki bir çatlağa kaza ile limon suyu döktüyseniz bu yağ kalkanının cilt bariyerini nasıl koruduğunu (veya çatlamış deride bulunmadığından koruyamadığını) anlarsınız. Eğer ciltte çatlak varsa bariyer fonksiyonu lipitlerini kaybetmiştir ve limon suyu gibi tahriş edici maddeler kolaylıkla derinlere işleyebilir. Asitli limon suyu sinir uçlarına ulaştığında sızlama ve yanma hissi oluşur. Eğer bariyer fonksiyonu sağlamsa limon suyu ve pek çok başka tahriş edici madde, cilt yüzeyinden içeriye nüfuz edemez. Aynısı tersi için de geçerli, yani bu koruyucu işlevini yerine getirdiği sürece cilt su kaybetmez ve bu nedenle susuz kalmaz.
3. BARİYER FONKSİYONU NASIL OLUŞUR?
Bariyer fonksiyonu lipitlerin keratinizasyon (hücrelerde sertleşme ve dökülme) işlemi sırasında oluşur. Ciltteki spinosum tabakasından (cildin derin tabakalarından birisi) başlayarak keratinize olan hücrelerin içinde lameller diskler adı verilen yapılar oluşmaya başlar. Bu lameller diskler zamanla stratum corneumdaki (cildin en dış katmanı) hücrelerin arasını dolduran yağ kompleksini üretirler.
4. BARİYER FONKSİYONUNA NE ZARAR VEREBİLİR?
Hava şartları; özellikle soğuk, sıcak, kuru hava ve rüzgâr cildin bariyerindeki lipitlere zarar verebilir. Güneşte uzun süre kalmak da bariyeri bozabilir. Kış aylarında korunmayan bir cilt, bariyerdeki lipitler zarar göreceği için susuz kalmaya yatkınlık gösterir. Aşırı yıkama veya cilt tipine göre fazla sert olan sabun ve cilt temizleyicileri kullanmak bariyere zarar verir. Çok köpüklü, deterjanlı temizleyiciler kullanıldığında veya aşırı miktarlarda kullanıldığında, cildin yüzeyindeki koruyucu sebum yok olabilir ve zamanla bariyer fonksiyonundaki yağlar da etkilenebilir. Aynı şekilde çok fazla peeling yapıldığında da korneum yüzeyindeki hücreler aşınır ve bu hücrelerle birlikte bariyer fonksiyonunun lipitleri de azalır. Güneşli veya soğuk, az nemli veya rüzgârlı ortamlar bariyer fonksiyonunun işlevine zarar verebilir. Sürekli tekrar eden güneş yanıkları lipitlerin doğal oluşumunu sağlayan hücre döngüsünü olumsuz yönde etkileyebilir. Zarar görmüş bariyer fonksiyonu için “bozuk bariyer” ifadesi kullanılır.
5. BOZUK BARİYER FONKSİYONUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bozuk koruma fonksiyonunun pek çok belirtisi vardır. Bunlar cilt tipine, bozulma derecesine ve başka deri rahatsızlıklarına bağlı olarak değişebilir. Örneğin rosacea (gül hastalığı) olan kişilerde çoğu zaman bariyer fonksiyonu sorunları da görülür. Bariyer fonksiyonundaki bozulma hassasiyete, tahrişe, cilt kuruluğuna, tahrişe bağlı hiperpigmentasyona ve yaşlanma belirtilerine neden olabilir. Bariyer fonksiyonu bozulduğunda ortaya çıkan yaygın belirtiler şunlardır:
- Pullanma: Susuz kalmış cildin tipik belirtisidir.
- Gerilme: Özellikle çok sabunlu veya aşırı sıcak bir banyodan sonra bariyerin zarar görmesi sonucunda tüm bedeni kaplayan cilt gergin hissedilir.
- Kızarıklık: Bariyer fonksiyonu tahriş edici maddelere karşı koyamadığı zaman ortaya çıkar.
- Kaşıntı: Kış kaşıntısı bariyer fonksiyonunun zarar gördüğünü gösteren tipik bir belirtidir. Koruma fonksiyonu bozulduğu için sinir uçları etkilenir ve kaşınma ihtiyacı doğar. Susuz kalmış deriyi kaşımak, koruma fonksiyonuna daha çok zarar verebilir, bunun sonucu olarak tahriş ve kızarıklık oluşur.
- Sızlama: Cildin içine kolayca nüfuz eden tahriş edici maddelerin sinir uçlarını rahatsız etmesi nedeniyle oluşur.
6. BARİYER FONKSİYONU CİLDİN ESTETİK GÖRÜNÜMÜNÜ ETKİLER Mİ?
Evet. Sağlam ve güçlü bir bariyer fonksiyonu cildi nemli tutar, daha parlak, gergin ve genç görünmesini sağlar. Bozuk bariyer fonksiyonu nedeniyle cilt pütürlü ve ince çizgilerle kaplıdır, dolayısıyla daha kırışık görünebilir ve ışık daha kötü yansır. Derin kırışıklıklar ve mimik çizgileri belirginleşir. Bariyer fonksiyonu bozulmuş olan ciltler genelde “sönük” olarak tarif edilir. Bariyer fonksiyonu bozulunca tahriş edici etkiler nedeniyle ciltte kızarıklıklar da oluşabilir. Rosacea’lı (yüzde kılcalların belirginleşmesi ile oluşan kızarık alanlar) ve hassas ciltlerde görülen kızarıklık çoğu zaman bozuk bariyer fonksiyonunun işaretidir.
7. BARİYER FONKSİYONUNU GÜÇLENDİRMEK MÜMKÜN MÜ?
Evet. Koruyucu ve yumuşatıcı ürünler kullanmanın yararı olur. Silikon veya petrolatum gibi yumuşatıcı emollient içeren koruyucular, kaliteli nemlendiriciler kalkanı korumakla kalmaz, aynı zamanda hücre döngüsü sayesinde cildin bariyer fonksiyonunu tamir etmesine de izin verirler. Lipit bileşenler içeren ürünler zarar görmüş derideki eksik lipitlerin yerini doldurabilir.