Her Yönüyle Deprem
DEPREM NEDİR, NEDEN OLUŞUR?
Deprem yeryüzündeki en güçlü doğa olaylarından biri. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de yaşanacak. Bir deprem ülkesi olarak depremi anlamayı, onunla yaşamayı ve ondan korunmayı öğrenmemiz gerek. İşte bir doğal afet olan deprem hakkında bilinmesi gerekenler…
PROF. DR. İBRAHİM SERTÇELİK
Kocaeli Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Böl. Öğr. Üyesi
Deprem, yer içindeki çeşitli kuvvetler nedeniyle yerkabuğundaki kayaların bir düzlem boyunca kırılmaları sonucu ani olarak ortaya çıkan sismik dalgaların yer yüzeyini sarsma olayıdır.
Yerkürenin üst katmanı 70-100 km kalınlığındaki litosferdir. Kıta ve okyanusların yer aldığı bu litosfer, bir bütün hâlinde olmayıp, sürekli hareket hâlinde olan irili ufaklı levhalardan oluşmaktadır. Bu levhaların uzun zaman dilimlerinde insanların hissedemeyeceği yavaşlıkta birbirlerinden uzaklaşması, birbirlerine çarpması veya birinin diğerinin altına dalması sonucunda sıradağlar, yanardağlar ve ani enerji boşalması ile depremler oluşur. İşte büyük depremlerin nedeni levha sınırlarındaki hareketlerin oluşturduğu kinetik enerjinin, sürtünmenin yenilmesiyle aniden boşalmasıdır. Litosferde hâlen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levha vardır. Avrasya levhası, Afrika levhası, Arap Levhası, Pasifik Levhası, Anadolu Levhası vb.
DEPREM PARAMETRELERİ
Bir deprem ancak parametreleri ile tanımlanabilir ve anlaşılabilir. Deprem parametreleri şunlardır:
Odak noktası; yer içerisinde deprem enerjisinin boşaldığı noktadır. İç merkez ya da hiposantr olarak da adlandırılır.
Dış merkez; odak noktasının yeryüzündeki izdüşümü yani en yakın yeryüzü noktasıdır. Aynı zamanda depremden en fazla zarar gören ve depremi en kuvvetli hisseden bölgedir. Merkez üssü ve episantr olarak da bilinir.
Odak derinliği; odak noktası ile dış merkez arası en kısa mesafedir.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ (MAGNİTÜD)
Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin aletsel bir ölçüsüdür. Kırılan yüzey alanı ile de ilişkilidir. Magnitüd olarak
da tanımlanır.
Şiddet: Depremin insanlar, yapılar ve doğa üzerindeki etkilerinin ve verdiği zararın bir ölçüsüdür. Gözleme dayalıdır. Depremin merkezindeki etkisinin ölçüsüdür ve merkezden uzaklaştıkça azalır. Şiddeti belirlemek için depremin arazide ve yapılardaki hasarlara göre Romen rakamlarıyla XII’ye kadar derecelenmiş şiddet cetvelleri kullanılır.
Büyüklük ve şiddet kavramları karıştırılmaktadır. Büyüklük aletseldir ve tektir, şiddet ise gözlemseldir ve yere göre değişir.
DEPREM TÜRLERİ
I. Oluşumlarına Göre Depremler
a. Tektonik depremler: En çok meydana gelen deprem türüdür. Tektonik kuvvetler nedeniyle kayaçların kırılması ya da kırık boyunca hareket etmesi sonucu oluşur.
b. Volkanik depremler: Volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.
c. Çöküntü depremler: Kolay eriyebilen kayaçların bulunduğu yerlerde meydana gelen çökmeler sonucunda oluşan depremlerdir.
d. Yapay depremler: Çeşitli amaçlarla yapılan patlatmalar sonucu oluşan depremler.
II. Derinliklerine Göre Depremler
a. Sığ depremler: Yerin 60 km. derinliğine kadar olan depremlerdir. Sığ depremler dar alanda güçlü hissedilir ve bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.
b. Orta derinlikteki depremler: Yerin 60-300 km. derinliğinde olan depremlerdir. Derin depremler çok geniş alanda hissedilirler, fakat yaptıkları hasar azdır.
c. Derin depremler: Yerin 300-700 km. derinlerinde olan depremlerdir. Çok geniş bir alanda hissedilirler ancak verdiği hasar daha sığ depremlere göre azdır.
III. Uzaklıklarına Göre Depremler
a. Yerel depremler: Dış merkez uzaklıkları yaklaşık 100 km’ye kadar olan depremlerdir.
b. Bölgesel depremler: Dış merkez uzaklıkları birkaç yüz km’ye kadar olan depremlerdir.
c. Uzak depremler: Dış merkez uzaklıkları 1000 km’den uzak olan depremlerdir.
IV. Büyüklüklerine (Magnitüd) göre depremler
Çok büyük depremler : M ≥8.0
Büyük depremler : 7.0 ≤ M < 8.0
Orta büyüklükteki depremler : 5.0 ≤ M < 7.0
Küçük depremler : 3.0 ≤ M < 5.0
Mikro depremler : 1.0 ≤ M < 3.0
Ultra-mikro depremler : M < 1.0
FAY NEDİR?
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların ters yönlü sıkıştırma ya da gerilme kuvvetlerinin etkisiyle kırılması ya da var olan kırık boyunca birbirine göre yer değiştirmesiyle oluşan yapıdır. Fayların uzunlukları birkaç santimetre ile yüzlerce kilometre arasında değişir. Yer değiştirme miktarı olan atım ise milimetre mertebesinden birkaç metreye kadar olabilir. Nitekim son Kahramanmaraş depremlerinde kırılan faylardan birinin boyu 200 km diğerininki de 150 km’dir. Atım ise bazı yerlerde 8 m’ye ulaşmıştır. Üç tür fay vardır. Bunlar,
1. Normal fay: Üstte olan tavan bloğun aşağıya doğru hareket etmesidir.
2- Ters fay: Taban bloğunun kırık boyunca yukarıya hareket etmesidir.
3- Yanal (doğrultu) atımlı fay: Blokların yatay hareketiyle oluşur.
Sağlam zeminlere yönetmeliklere uygun sağlam binalar yapmalıyız. Deprem ivme değerleri yüksek olan bölgelerden başlamak üzere deprem dayanımı zayıf binalarımızı dönüştürmeliyiz. Ayrıca eğitim ve tatbikatlarla öğrenip pekiştireceğimiz doğru davranış uygulamaları da deprem zararlarını azaltmamıza büyük katkı sağlayacaktır.
TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ
Türkiye Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerinde yer almaktadır. Milyonlarca yıl önce Arap levhası ile Avrasya levhasının çarpışması sonucunda Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) meydana
gelmiştir. Bu fay zonları ile Ege Grabeni ve Kıbrıs yayı Türkiye’nin depremselliği açısından çok önemlidir.
Ülkemizin yer aldığı Anadolu Levhası, kuzeydeki Arap Levhası tarafından sıkıştırılarak KAFZ boyunca 20 mm/yıl
ve DAFZ boyunca 10 mm/yıl hızla batıya doğru harekete etmektedir. Faylara gerilme yükleyen bu hareket
sonucu 1200 km uzunluğundaki KAFZ ve 600 km uzunluğundaki DAFZ tekrarlama periyotlarını dolduran
segmentler üzerinde depremler üretmektedir. Tekrarlama periyotlarını aşan ve kırılmayanlar ise sismik boşluk
olarak adlandırılmaktadır. Türkiye Diri Fay haritası incelendiğinde ülkemizin birçok bölgesinin diri faylarla kaplı
olduğu görülmektedir.
ÜLKEMİZİN DEPREM GEÇMİŞİ
Dünya üzerinde meydana gelen depremler tarihsel dönem ve aletsel dönem depremleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 1900 yılından önce meydana gelmiş depremler tarihsel dönem, 1900 yılından sonra meydana gelen depremler ise aletsel dönem depremler olarak kabul edilir. Tarihsel dönem kayıtlarına bakıldığında, Anadolu coğrafyasında yaşanan en büyük deprem felaketi 13 Aralık 115 yılına tarihlenmektedir. 115 Antakya depremi olarak adlandırılan bu depremin büyüklüğü 7,5 olarak belirlenmiştir. Depremde meydana gelen cankaybı ise yaklaşık 260.000 kişidir. Aynı bölgede 19 Mayıs 526’da bir büyük deprem daha meydana gelmiş ve 300.000 kişilik Antakya şehrinde yaklaşık 250.000 kişi ölmüştür.
Son Kahramanmaraş ikiz depremlerine kadar modern Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşamış olduğu, aletsel dönemdeki en büyük deprem felaketi 26 Aralık 1939’da Erzincan’da yaşanmıştır. M=7,8 büyüklüğünde kayıt edilen depremde 32.700 kişi hayatını kaybetmiştir. Yine 1999 Gölcük depremi de 7,6 büyüklüğünde olup 17.800 kişi hayatını kaybetmiştir. Dünyada eşi görülmeyen çok kısa aralıkla 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Maraş depremlerinde can kaybı 50.000 kişi civarındadır. Türkiye’de 1900 yılından günümüze 7’nin üzerinde 22 deprem yaşanmıştır.
Türkiye bir deprem ülkesidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de depremler yaşanacaktır. Depremleri önleyemeyiz ama alacağımız önlemlerle riski yani muhtemel zararı azaltabiliriz. Aslında çözüm de basit, sağlam zeminlere yönetmeliklere uygun sağlam binalar yapmalıyız. AFAD’ın hazırlamış olduğu Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nda deprem ivme değerleri yüksek olan bölgelerden başlamak üzere deprem dayanımı zayıf binalarımızı dönüştürmeliyiz. Ayrıca eğitim ve tatbikatlarla öğrenip pekiştireceğimiz doğru davranış uygulamaları da deprem zararlarını azaltmamıza büyük katkı sağlayacaktır.