Hobi
İLHAMIN VE İLAHİ AŞKIN ENSTRÜMANI
İnsanın içine işleyen sesi ve mistik havasıyla Türk musikisinin vazgeçilmezi ney sadece bir enstrüman değil aynı zamanda ruhu şifalandıran, özgürleştiren ve yücelten bir sanat eseri. Neyzenin üfleyişiyle manevi yolculuklara rehberlik eden, dinleyeniyle doğrudan gönül bağı kuran, derin bir huzur ve aydınlanma sağlayan ney, ses rengiyle de insan sesine en yakın sazlardan biri.
Nay, Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgede (Mezopotamya) yaşamış Sümerler tarafından milattan önce yaklaşık 3 bin yıllarında kullanıldığı sanılan bir nefesli çalgıdır. Buradan Asya ve Orta Anadolu kavimlerine geçmiştir. Türklerin İslamiyeti kabul etmeden önce eğlence ve müzikli toplantılarda kullandığı saz, İranlılar ve Azeriler tarafından da rağbet görmüştür.
Farsçada kamış anlamına gelen nay, zaman içinde “ney”e dönüşmüştür. Tarihimizde bilinen ilk neyzenimiz ise Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin yanında bulunan Kutbü’n Nâyî (Neyzenlerin Kutbu) Hamza Dede’dir.
13. yüzyıldan günümüze kadar çok sayıda üstat neyzen yetişmiştir; ilk akla gelenler arasında Nâyî Osman Dede, Neyzen Abdülbaki Nasır Dede, Neyzen Said Dede, Neyzen Aziz Dede, Neyzen Hüseyin Fahreddin Dede, Neyzen Emin Dede, Neyzen Gavsi Baykara, Neyzen Halil Dikmen, Neyzen Halil İbrahim Yunga, Neyzen Niyazi Sayın, Neyzen Ömer Erdoğdular ve Neyzen Aka Gündüz Kutbay sayılabilir.
Ney insan sesine en yakın sazlardan biridir. Onun için insanın ruhundan gelen bir tınıya ve her zaman saygı duyulan, hürmet gösterilen, içinde manevi sırlar barındıran, huzur veren, yakınlaştıran, düşündüren, sakinleştiren bir yapıya sahiptir.
MEVLÂNÂ’NIN NEYDE GÖRDÜĞÜ…
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî dünyaca meşhur eseri “Mesnevî”ye “Dinle neyden…” diye başlar. Ney, onun bilakis sırrını duyup bir daha yanından ayırmadığı sırdaşı, dostudur. Yazılı kayıtlarda kendisinin rebap çaldığı da belirtilir. Mevlevihaneler açıldıkça buradaki ayinlerde ve klasik musikimizde en önemli enstrüman olarak kullanılmıştır.
Ney, tasavvufta her şeye can veren nefesi, başka bir deyişle “nefha-i ilahiyi” temsil ettiği için Mevlânâ Hazretleri neyi “insan-ı kâmil”e benzetmiştir. Onun neyde gördüğü; insanın “insan-ı kâmil” olmak için geçtiği aşamalar ve vardığı menzildir. Ayrıca insanın doğum ve ölüm arasında ruhunda hissettiği yakıcı ayrılık acısıdır, yani Yaradan’dan ayrı kalmanın acısı…
NEY İÇİN EN İDEAL MALZEME
Ney; dokuz boğumdan ve yedi delikten oluşan, ağızlık ile üflenen kamıştan bir enstrümandır. Bandırma’dan başlayarak Ege kıyılarından Akdeniz’e, oradan Suriye’nin bir bölümü ile İran’a kadar uzanan alanda ve Hicaz bölgesi gibi sıcak iklimlerde yetişen kamışların ney için en ideal malzeme olduğu söylenir. Kamışların ince etli ve kuru olması her zaman tercih sebebidir.
Neyde başpare denilen bir ağızlık, üstte ve altta metalden yapılmış parazvane adı verilen koruyucu yüzük bulunur. Başpareler manda boynuzu, fil dişi, sert ahşap gibi malzemelerin yanı sıra delrin denilen çok sert bir plastikten de yapılabilmektedir.
NASIL YAPILIR?
Kamış kesildiğinde biraz yaş ve hamdır, rengi de yeşildir. Belli koşullar altında saklanarak kurutulması gerekir. Kuruyup rengi sarıya döndükten sonra ısıya tabi tutularak düzeltme işlemi yapılır. Hangi akortta ney açılacaksa ona göre kamış seçilir. Boğumlarının düzgün ve birbirine maksimum ölçüde benzer olmasına dikkat edilir. Kamışın içi özel bir harbi yardımıyla boşaltılır, daha sonra delikleri açılır. Parazvane denilen koruyucu yüzükler yapılıp sazın alt ve üst tarafına takılır. En son başpare denilen ağızlık, yerine oturtulur. Akortlandıktan sonra yağlama işlemine tabi tutularak ney hazır hâle getirilir.
Üflenerek icra edildiği için yıllar içinde hafif kızıl kahverengi bir hâl alan ney; Mevlânâ Hazretleri’nin söylediği gibi “Hamdım, piştim, yandım” diyerek, insanlar gibi seyr ü sülûkunu (manevi yolculuk) tamam ederek hamlıktan kemalata erer…
AKORDUNA GÖRE BOYLARI DA DEĞİŞİR
Neylerin birçok çeşidi vardır; ana neyler (davud, şah ney, mansur ney, kız ney, yıldız, müstahsen, sipürde), ara olan mabeyn neyler (şah mansur mâbeyni, mansur-kız mâbeyni) ve oktav olan nısfiye neyler (bolahenk nısfiye, Davud nısfiye, şah nısfiye, mansur nısfiye). Neylerde değişik akortlar vardır ve akorduna göre boyları değişkenlik gösterir.
BİR HOCA NEZARETİNDE ÇALIŞILMALI
Ney üflemeli enstrümanlar içerisinde dilsiz üflemeliler sınıfına ait bir sazdır. Özel bir teknik gerektirir. Ses çıkarmak kolay olmayabilir, bunun için sistematik bir şekilde çalışmak gerekir. Ses ve nefes egzersizlerini bir hoca nezaretinde çalışmak daha verimli olur. Genelde herkes hocasının tavrını takip eder. Hocası gibi üflemek, o tavırda olmak ister.
Bugün hemen hemen her ilimizin belediyelerinde, konservatuvarda öğrenim görmüş çok değerli hocaların eğitim verdiği ücretsiz kurslar bulunuyor. Ayrıca özel ders veren hocalar olduğu gibi musiki cemiyetleri de öğrenci yetiştirme konusunda yardımcı oluyorlar.
YENİ BAŞLAYANLAR HANGİ NEYİ TERCİH ETMELİ?
Ney almak isteyenler mutlaka hocalarının tavsiye ettiği, kaliteli ve akortlu ney açan yapımcılardan almalılar. Zira neyi doğru akortlamak için yüksek seviyede ney üflemek gerekir. Kamışın kuru ve ince etli olmasına, akordunun düzgün olmasına dikkat etmelidir.
Neylerin boyları uzadıkça ses elde edilmesi, kontrolü ve parmakların perdelere rahatça ulaşıp kıvrak hareket edebilmesi zorlaşır. Ülkemizde yeni başlayanlar için yaygın olarak kız ney akordundaki ney tercih edilir, kadın erkek herkesin en rahat tuttuğu ney çeşididir. Bazı istisnai durumlarda; parmakları, kolları ve boyu kısa olanlarda daha kısa neyler, boyu ve kolları uzun olanlarda mansur veya şah ney tercih edilir.
Ney üflendikten sonra küf ve mantar oluşabileceği için kesinlikle kapalı kutu içerisinde bırakılmamalıdır. Susam yağı, fındık yağı, mısır özü yağı gibi yağlarla yağlama işlemine tabi tutulması kamışın ömrünü uzatır.