Dijital Dünya
İNTERNETİN GELECEĞİ METAVERSE
Gerçek dünyaya alternatif olarak artırılmış üç boyutlu sanal ve dijital bir evren şeklinde tanımlanan metaverse iktisadi olarak da gelecek vadediyor. Ancak metaverse’ün artıları olduğu kadar insanlığa yönelik eksilerinin de bulunduğu asla unutulmamalı!
Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı
Son günlerde giderek artan bir popülariteye sahip olan “metaverse” kavramı, ilk olarak bilim kurgu yazarı Neal Stephenson’ın 1992 yılında kaleme aldığı “Snow Crash” romanında karşımıza çıktı.
İngilizce’de “evren” ve Yunanca’da “ötesi” anlamına gelen iki kelimenin birleşiminden oluşan metaverse, gerçek dünyaya alternatif olarak artırılmış üç boyutlu sanal ve dijital bir evren şeklinde tanımlanıyor. Kullanıcıların avatarları aracılığıyla var olduğu, diğer bireylerle etkileşime girdiği, sohbet ettiği, oyun oynadığı sanal bir gerçeklik evreni. Metaverse, esas olarak sanal gerçeklik ve artırılmış gerçekliğin bir araya gelmesini tanımlamak için kullanılıyor. Metaverse ile sanal gerçeklik deneyimi bir sonraki seviyeye taşınacak ve kullanıcılar sanal dünyada arazi satın alarak avatarları aracılığıyla birbirleriyle iletişime geçebilecekler.
Kullanıcıların temel olarak gerçek hayattaki fotoğraflarını ve görüntülerini sanal gerçeklik çerçevesinde üç boyutlu görüntülere dönüştürme yeteneği metaverse ile giderek yaygınlaştı. Aslına bakılırsa meta veri deposu terimi, belirli bir teknoloji türünü ifade etmiyor veya buna atıfta bulunmuyor. Bundan ziyade hızlı büyüyen bu sanal dünyada teknolojiyi kullanarak etkileşim ve iletişim kurma şeklimizde geniş bir değişimi ifade ediyor.
METAVERSE İLE GELECEK DEĞİŞİM
Metaverse iktisadi olarak da gelecek vadediyor. Decentraland, Sandbox, Roblox gibi platformlarda ve hatta Fortnite ve Minecraft gibi çevrim içi oyunlarda kullanıcılar diğer avatarlarla etkileşim kurmak için dijital kimliklerini inşa edebiliyorlar. Metaverse hisse senetlerine, metaverse kripto para birimlerine, metaverse NFT’lerine yatırım yapılabiliyor, hatta bu alanlardan sanal arazi de satın alınabiliyor.
Kuşkusuz metaverse kavramını ön plana çıkaran etmenlerin başında Covid-19 pandemisi geliyor. İnsanların pandemi döneminde evden çalışması, toplantılarını uzaktan bağlantılarla gerçekleştirmesi ve sanal ortamda eğitim, insan hayatında köklü değişimler meydana getirdi. 2021’in sonlarında, Facebook’un “Meta” ismini alması ve Mark Zuckerberg’in metaverse odaklı misyon açıklaması bu kavramın internetin geleceği olarak adlandırılmasına sebebiyet verdi.
“METAVERSE’E GİRMEK İÇİN SANAL GERÇEKLİK (VR) KULAKLIKLARI VEYA ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK (AR) GÖZLÜKLERİ TAKMANIZ ŞART.“
Metaverse’e giriş için teknolojik ekipmanlara ihtiyaç var. Sanal gerçeklik (VR) kulaklıkları veya artırılmış gerçeklik (AR) gözlükleri takmanız metaverse’e giriş için şart. Teknoloji şirketleri ve metaverse alanında faaliyet gösteren firmalar, kullanıcı deneyimleri oluşturmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Örnek vermek gerekirse Oculus son yıllarda çözünürlük kalitesini ve mobiliteyi iyileştirerek sanal gerçeklik ekipmanlarını önemli ölçüde geliştirdi.
METAVERSE İNSANLIĞIN KÂBUSU OLACAK MI?
Mevcut altyapı ve teknoloji her ne kadar hızlı bir gelişim safhası içerisinde yer alsa da metaverse’ün istenen seviyelere ulaşması için daha uzun yıllara ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. Gelecekte farklı evrenler arası geçiş daha da önem kazanacak. Teknoloji şirketleri hâlihazırda çevrim içi platformları birbirine nasıl bağlayacaklarını araştırıyorlar. Hatta bu alana milyarlarca dolar yatırım yapıyorlar. Ancak metaverse’ün gizlilik ve güvenlik açıklarının var olacağı yönünde ciddi iddiaların olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Kişisel verilerin ihlali günümüzde giderek yaygın bir hâl almaya başladı.
Metaverse, mühendisler ile tasarımcıların sürükleyici ve etkileşimli modeller aracılığıyla karmaşık sistemlerin yapısını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilecek. Tabii şimdilik bazı hususları konuşmak için erken olsa da teknolojinin doruk noktası olarak da ifade edebileceğimiz metaverse’ün artıları olduğu gibi insanlığa yönelik eksilerinin de bulunduğu asla unutulmamalı. Bireylerin asosyal bir hâle gelmesi ve yüz yüze iletişimin giderek ortadan kalkması da insanlığı bekleyen bir diğer tehdit.